......

SPOR HABERLERİ

PİYASALAR

altın fiyatları

Online Ziyaretçi

Günlük: 83
Haftalık: 849
Aylık: 4975
Toplam: 384066

ENFLASYONLA – HAYAT PAHALILIĞI İLE MÜCADELE!

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 8 ay önce / 17.05.2022 10:55:57 | Görüntüleme : 1129

Hepimizin malumu, hakikaten küresel anlamda tüm dünya ekonomilerini küçülten, sıkıntıya sokan faktörleri hep beraberce biliyoruz, burada bu tür konulara, Pandeminin etkisine, Rusya-Ukrayna savaşının vermiş olduğu zararlara, ülkemiz aleyhine oynanan oyunlara girmek istemiyorum.

 

Bugünkü yazımda maalesef üretim – tedarik zincirlerinin kopmasıyla beraber, aksamaların olması ve neticesinde döviz kurlarındaki artışların neden olduğu Enflasyon adlı sıkıntı ve nasıl baş edebiliriz? Haklı sorusuna yönelik  değerlendirmelerde bulunacağım izninizle..

Öncelikle “Enflasyon” adlı halk tabiriyle, hayat pahalılığına sebep olan, teknik olarak; mal ve hizmet almak için daha fazla paraya ihtiyaç olması ve neticesinde TL nin değer kaybı..

Yakın zamanda Hazine ve Maliye Bakanımız, hem üretim hem de perakende sektör temsilcileriyle bir araya gelerek samimiyetle, hem teknik anlamda hem de sahadaki sıkıntıları  sıcak bir ortamda, karşılıklı fikir teatileri ile görüşerek çözümler bulmaya çalıştığını, gayretlerini gördük.

Öncelikle Sayın Bakanımıza ve ülkenin, milletin refahı ve geleceği için elini taşın altına koymaya hazır olan tüm iş adamlarına, sabreden halkımıza kalben teşekkür ediyoruz.

“BİRLİKTEN BEREKETE, KAZANAN TÜRKİYE” sloganıyla kararlılıkla hep beraber, gıda, giyim, turizm, mobilya, bankacılık, inşaat vb tüm sektörlerde enflasyon ile mücadeleye, hayat pahalılığı ile mücadeleye başlanıldığını her zamankinden daha fazla canhıraş bir şekilde, tüm imkanları devreye alarak bir çalışmalar sürecini görüyoruz.  Rabbim mahcup etmesin.

Peki, ama nasıl?

Öncelikle piyasalar, bazen psikolojik olarak etkilenir. Birlik ve beraberlik olduğu zaman bu olumlu şekilde piyasalar yansır. Ki yansımaları daha ilk günde görüldü bile desem hiç te yanıltıcı olmaz..

Birkaç aydır elbette maliyetlerin artışının etkisi vardır, ama genel itibariyle; maalesef şişirme, hormonlu, hakkı olmayan uçuk, fahiş fiyatlarla vatandaşı üzen, cebini yakan GIDA artışlarıyla ile alakalı, Sayın Bakanımızın yaptığı görüşmelerle Gıda sektöründen “tam destek” alındığını müşahede ettik. Tabi diğer sektörlerle de yapılan görüşmelerle mücadeleye devam edileceğinin bu mücadelede “TAM DESTEK” sinyallerini hep beraber gördük.

Sayın Bakanımız ve yetkililer;  geçen hafta konut kredi oranlarının düşürülerek,  konut sektörü ile alakalı inşaat sektörü temsilcileriyle neler yapılabilir görüşmelerinin yapıldığını, fiyat dalgalanmalarının önüne nasıl geçilebileceğini, maliyetleri nasıl minimize edilebileceğini, vatandaşa uygun fiyatlarda nasıl konutlar sunulabileceğini vb. konularda görüşmelerin yapıldığını ve bu konuda ilerlemeler kaydedildiğini gördük.

Özellikle TOKİ’nin yeni projelerle konut ihtiyacını en ucuz ve kullanılabilir şekilde vatandaşa sunması yönünde çalışmalar içinde olduğunu ve mutlaka bu çalışmaların aralıksız devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Özetle; mutlaka ama mutlaka fiyatların anlamsız artışlarına izin verilmemesi, devletin organları aracılığıyla, gerekli araçları devreye alıp “Enflasyon canavarı, hayat pahalılığı” ile mücadeleden asla pes etmemesi gerektiğini önemle vurguluyoruz.  An itibariyle 30-40 TL olan domateslerin 10 liralara düşmesi,  çift haneli birçok ürünün tek hanelere düşmesi bizleri sevindiriyor.

Hep beraber “TÜRKİYE” diyoruz. Hep beraber “ENFSLASYON CANAVARI İLE MÜCADELEYE TOPYEKÜN DESTEK” diyoruz. Kalın sağlıcakla 17.05.2022

                                                                                                              Cengiz YILDIZ                                                                                                                                                  Bağımsız Denetçi Mali Müşavir

 



AYKOME.. (Büyük Şehir Belediyelerinde ALT YAPI KOORDİNASYON MERKEZİ) VE HATSU..

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 8 ay önce / 09.05.2022 10:21:06 | Görüntüleme : 1139

Evet bugün anlamı Kent Entegre yazılım sistemi olan AYKOME adlı birimden bahsedeceğim.

Ayrıca Hatsu… Yani Hatay Su ve Kanalizasyon İşleri Genel Müdürlüğünden..

Aslında Aykome Büyükşehirdeki Altı yapıdan

 ve benzer Hatsu Su ve Kanalizasyon işlerinden o da altı yapıdan sorumlu önemli görevleri icra etmeleri beklenen kuruluşlar…

Yani Büyükşehir belediyelerinde ki Altyapı Koordinasyon merkezlerinin görevlerinin yerine getirilmesi, takip edilmesi ve sorgulaması için geliştirilmiş bir uygulamadan bahsedeceğim.
Tabii AYKOME birimi, Büyükşehir BELEDİYELERİNDE, ALTYAPI YATIRIMI yapan kurumlarla ilçe ve ilk kademe belediyelerinin hazırlamış oldukları Önümüzdeki dönemle alakalı Programlarını, planlarını ilgili yılın Eylül sonuna kadar Altyapı Koordinasyon birimine iletirler, Yani AYKOME’YE iletirler.
Şahsım hem bir vatandaş, hem de geçmişte Hatay Büyükşehir Belediyesinde büyükşehir plan bütçe ve denetim komisyon Başkanlığı yapmış bir kardeşiniz olarak AYKOME adındaki Alt Yapı Koordinasyon Merkezinin görevini, kamu menfaati, şehrin konforu adına yeterince yapmadığı yönündeki görüş ve kanaatim kesinleşmiş durumdadır. Samimiyetle tüm sözlü ve yazılı uyarılara rağmen…
Altyapı programın hazırlanmasında ve bu çalışmaların planlamaların programların kesinleştirilmesinde üst Yapı yani AYKOME biriminin, bu çalışmaları yani (kazı, alt yapı vb. konular) koordinasyonu sağlamak gibi çok çok önemli bir görevi vardır.

Bu programlar (kazı, alt yapı talepleri, planlaması)  kesinleştiği zaman da kurum ve kuruluşların bu programları ortak programa alınır.  Bu şekilde hareket edildiğinde;  hem bütçenin çarçur edilmesinin önüne geçilir, hem zaman kaybının önüne geçiyor hem de milletin yaşam konforunun, standartlarının yok olmasının önüne geçilir.
Örneğin; O şehrin vatandaşı kazı izni alabilmek için Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü'ne gelerek dilekçesini doldurur, yapacağı kazı yapacağı binayı ve kazının güzergâhını gösteren Bilgisayar ortamında gösteren bir kroki verilir ve bunlarla ilgili altyapı Kuruluşlarına işletmek üzere gönderilir.
Sıkıntı da burada başlıyor ya!. Kurum ve kuruluşlar arasında dengeyi, ahengi sağlayacak olan adı üstünde koordineyi sağlayacak olan AYKOME maalesef üzülerek belirtmeliyim ki, görevini yapmıyor ve hakkıyla yapamadığını hep beraber en küçük bir yağmurda, kar tipi gibi durumda, bu işlerin üstesinden gelemediğinden rahatlıkla anlayabiliyoruz.
Bunun en büyük göstergesi yakın zamanda, 13 yıldır altyapı çalışmalarına yatırım  yaptığını iddia eden Büyükşehir Belediye Başkanını ve ekibinin, Her zamanki gibi bir günlük yağmura  teslim olmasından hep beraber anladık.. Yazık!!!

Asli vazifelerden çok hayali ve fantezi, tribünlere oynayan, algılarla hizmet yapma anlayışı..
Hâlbuki ki; Alt yapısı tamamlanmamış bir şehrin öncelikleri varken, EXPO 2021 gibi aciliyeti olmayan, anlamsız ve tüyü bitmemiş yetimin hakkının berhava edildiği, fayda maliyet analizinde, sonuç itibariyle sınıfta kalınmış, öz kaynakların azalmasına neden olmuş, zamansız projeler! Bu tip daha sonrasında yapılması daha uygun olacak haya projeler yerine, ACİL EYLEM PLANI gereği önceliği olan projelere yer verilse, AYKOME, UKOME ve HATSU yani Su ve Kanalizasyon işleri birimleri vb koordine merkezlerini hakkıyla çalıştırılırsa, yollara, dere ıslahına, trafik keşmekeşine, battı çıktılara, sebze meyve hali gibi asırlık ahı gitmiş vahı kalmış, işlevini yitirmiş yerlere, özetle halkın beklentilerine cevap verebilecek gerçekçi PROJELERE kafa yorulsa daha isabetli ve hakkaniyetli olmaz mı ?.. . Ama hey hat!

Ben bildim bileli esnafımızın ekmek teknesi Uzun Çarşıyı güçlü bir yağmur yağması halinde su basar.. Yahu el insaf! Hiç mi bu konuda işin uzmanları, temsilcileri bir araya gelip kafa yormazlar.. Yazık değil mi? Bu kardeşlerimize, vatandaşımıza.. Kınıyor ve müsebbipleri hakkında maddi ve manevi tazmin davalarının açılması gerektiğini düşünüyorum.
Belediyeler şehrin güvenilir, Ehil liyakatli üretim kabiliyeti olan, temsil kabiliyeti olan, dertli, duyarlı, hasbi, işin uzmanı, hesabı kitabı bilen, 7/24 halkının emrinde olan kimseler tarafından yönetilmesi ve hem maddi belediyecilik hem de gönül belediyecilik faaliyetlerinin yapılacağı önemli bir hizmet alanıdır.

HATAY HALKI BU HİZMET AKSAKLIKLARINI, BECERİKSİZLİKLERİ, İŞ BİLMEZLİĞİ HAK ETMİYOR..
"İş bilenin, kılıç kuşananın." demiş atalarımız..
Tüm Hatay'ımıza ve sıkıntıya uğrayan halkımıza, kardeşlerimize çok geçmiş olsun!
                                                                                                          Hürmetle.. 07.05.2022
                                                                                                          Cengiz YILDIZ



SİYASET, SİYASİ MÜCADELELER VE LİDERLİK!

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 9 ay önce / 20.04.2022 15:06:36 | Görüntüleme : 1889

Bugünkü yazımın içeriği, siyaset ve siyasi mücadeleler olacak. Peki, nedir Siyaset ve siyasi mücadele?

Bence siyasi mücadele; bir kalp titremesi, vicdan sızısı ile başlıyor..

 

                Bir an düşünelim: Bombalanmış bir memleket, şehirler ve enkazların altından çıkartılan bebekler, masum insanlar... Burada elbette ki kalplerimizle, halet-i ruhiyemizle buğz etmekten başka bir şey yapabiliyor muyuz?

                 Gazze'de, Halep'te, İdlip'te, Ukrayna'da ve dünyanın dört bir tarafında savaşların, acımasız bombaların etkisiyle hastanelerde inim inim inleyen çocukları, anlamsız hırslar ve menfaatler uğruna şehit düşen yiğitlerimizi, şöyle birazcık düşündüğümüzde vicdanımız sızlıyor değil mi?

                Ama sadece dilimizle tepki gösterebiliyoruz. Bu kadar!

                Geçmişe gittiğimiz zaman, kılık kıyafetlerinden dolayı, inançlarından dolayı okul kapılarından içeri alınmayan, okuldan atılan kız çocuklarını, ana dilini konuşamadığından,  cezaevinde evlatları ile görüştürülmeyen, yasaklanan anneleri hatıra getirdiğimiz zaman, içimiz, vicdanımız cız ediyor değil mi? O tür dışlayıcı, ötekileştirici, kamplaştırıcı, kendi milletinin bir kısmını dışlayıcı anlayışı kınıyor ve garipsiyoruz değil mi?

                Tabi bunların benzerlerini çoğaltabiliriz…

                 Peki, neler yapılabilir?  İnsanlığın huzuru için; zulüm ateşini söndürebilmek için Hz. İbrahim Peygamberin (as) ateşine su götüren karınca misali yollara düşmek isteriz değil mi? İşte bu cümleden itibaren siyaseti anlatmaya başlayalım..

                Siyaset dertlenmektir, sorumluluktur,  bu şuurla hareket etmektir. Eğer bir yerde zulüm varsa ve onun için ne yapabileceğin derdine düşmüşsen, aynı duyguyu dünyada olup biten tüm sıkıntılarda hissediyorsun ve hissedeceksin demektir.

                Kanaatimce zalim; aslında dünya değildir, asıl zalim, dünyayı yönettiğini zanneden yönetenlerdir! İnsanlığı, menfaatleri uğruna imkânsızlığa, sefalete, perişanlığa mahkûm eden hâkim güçlerdir.

                İşte sorumluluk şuuruyla hareket eden her birey, mağduriyetleri, mazlumiyetleri, mahrumiyeti gördüğü, yaşadığı her ortam ve zeminde bir şeyler yapmanın sancısıyla kıvranır ve devamlı bu konuda çalışmalar yapar.

                Peki, bunu yaptıracak mekanizma, araç nedir? El cevap: “Siyaset”.

                Siyaset, bizim inancımızda, doğruları söyleyip önermek, yanlışları görüp, onlara fren olmaktır.

                Siyaset; hakkı, hakkaniyeti, şefkatli, özgürlükçü bir düzeni, erdemli bir çizgide kalmak koşuluyla,  insanların mutluluğunu savunma ve toplumun en muteber değerlerini yüceltmek adına başvurulacak önemli araçlardan, yöntemlerden bir tanesidir.

                Asıl sıkıntı nedir biliyor musunuz? Çarpık anlayışlar, yanlış politikalar, zalim yönetimler, sapkın görüşler, ideolojiler ve benzerleri.  Bu tarz yönetim anlayışları ve bunları yöneticileri, her zaman dünyanın başına bela olmuştur. Bunları ortadan kaldırmanın da doğru insan kaynakları liderliğinde, yine siyaseti doğru kullanma yöntemi ile olduğuna inananlardanım. 

                Siyaset,  onurlu bir varoluş gayretidir ve insanlığa hizmet etme aracıdır fakat maalesef içinde bulunduğumuz yüzyılda, ideolojiler ve bu ideolojilerin hırslı, ihtiraslı liderleri dünyanın tüm dengelerini allak bullak etmişlerdir. Milyonlarca insanın telef olduğu, yeraltı, yer üstü zenginliklerinin yok olduğu bir akıl tutulmasının yaşandığı süreci yaşıyoruz.

                Siyasetin asıl amacı; ortak güzellikleri çoğaltmak, mutluluğu artırmak, adalet ve erdem gibi güzel hasletleri esas alarak hizmet etmektir. Peki, adalet olmadan ahlak, ahlak olmadan adalet olur mu? Zaten şu anda dünyanın ahlaki yönden yerlerde sürünmesi dolayısıyla siyasetin dümeninde olanlar, dünyanın başına bela olmuş durumdalar.

                Güya her şeyin merkezine insanı yerleştireceğiz diyen felsefi bakış açıları.. Gelinen noktada, gücü elinde tutan zalim ve mütekebbirler; günümüz insanını, menfaatçi ve emperyalist ekonomik düzenin esiri, haz düşkünü birey haline dönüştürmüştür. Kendilerini koruyan ve bozulmayanları tenzih ederim...

                Onurlu ve millet adına “Siyaset” yaparak, samimiyetle hak adına, halkına ve insanlığa hizmet edecek maddi ve manevi anlamda kendini yetiştirmiş liderlere, yöneticilere aciliyetle ihtiyaç olduğunu görüyoruz.

                Bu noktada Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın samimi, ahlaki duruşunun, ülkemizde ve dünyada yansıttığı, erdem, irade ve cesarete dayalı liderlik profilinin, birçok konuda takdire şayan olduğunu ve millet nezdinde halen geçer akçesinin devam ettiğini düşünenlerden birisiyim.

                Girdiği her seçimi kazanan, istikrarlı bir siyasi liderlik örneği sergileyen, hem ülkesinde hem de dünyada, övülen ve bunu yaptıklarıyla, haklı ve yerinde mücadeleleriyle ispat eden ender siyasetçilerden biri Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan!

                Temel hak ve özgürlüklerde verdiği mücadelesi, 15 Temmuz gecesi hainler tarafından darbe girişimine karşı, halkın desteğiyle bu darbe girişimini püskürtmesi, her konuda ülkesinin çıtasını yükselten, askeri ve diplomatik başarıları, kültürel ve küresel sıkıntıların dünyanın tüm ekonomilerini küçülttüğü bir süreçte, gerekli, yerinde müdahaleleri, onun karizmatik ve güçlü liderliğinin göstergeleridir.

                Milletin cebine, mutfağına yönelik tedbirler ile hızlı, akılcı ve kısa sürede olumlu yönde yansıyacak çalışmaların hiç durmaksızın devam ettiğini belirtmek isterim.

                Siyaset, “Erdoğan’dan kurtulursak her şey düzelir.” şeklindeki menfi, basit bakış açısı değildir. Millet, bu bakış açılarına çok prim vermiyor. Siyaset, kuru bir söylem ve yalan algılar üzerine verilen bir mücadele değildir. Eleştirilerin altını dolduracak,  doğru ve yapılabilecek isabetli önerilerle, yapıcı, katkı sunucu çözümlere dayalı bir model sunmaktır.

                Tarih bu donanımda, ülkesinin menfaati için katkı sunan, büyük meydan okumalara, zorluklara, saldırılara karşın asla yalpalamadan “diklenmeden, dik durabilmeyi” başaranları hayırla anmaktadır.

                Milleti için, insanlığın selameti için gayret eden, duruş sergileyen tüm devlet büyüklerimizi, liderlerimizi ve haklı mücadelelerde Türkiye’nin siyasetine olumlu anlamda damga vuran, yerli ve milli bir çizgide olanları her daim destekliyor ve onların başarılarının devamını diliyoruz.               

Hürmet ve muhabbetle

 



KABİNE SONRASI SAYIN CUMHURBAŞKANININ PİYASAYA YÖNELİK TEDBİRLERE İLİŞKİN İZLENİMLERİM..

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 9 ay önce / 14.04.2022 14:45:46 | Görüntüleme : 1445

12 Nisan 2022 Salı günü Sayın Cumhurbaşkanımızı kabine toplantısı sonrasında ki önemli açıklamalarını dinleme fırsatı elde ettim.

Sayın Cumhurbaşkanımızdan edindiğim ilk İntiba; özellikle enflasyon ve fahiş fiyatlar karşısında vatandaşa desteklerin devam edeceği yönünde idi.

 

            Hatırlarsanız geçmiş yazılarımda da küresel sıkıntıların, akaryakıt varil fiyatlarının yükselişinin, Pandeminin vesaire arz ve talep dengesini bozduğunu, üretim ve tedarik zincirlerinde sıkıntılara olduğunu ve bunun da dolaylı dolaysız tüm ülkelerin ekonomilerin daralmasına sebebiyet verdiğini, piyasaları olumsuz etkilediğini vatandaşlara her seviyede negatif anlamda dokunduğunu ifade etmiş ve yazmıştım.

            Sayın Cumhurbaşkanımız da alınacak tedbirlerle, hem içeride hem dışarıda ürün arzının yeniden dengeye oturacağına ve fiyatlardaki balonun söneceğine dair ümidini koruduğunu,  sabırla dirayetle daha çok çalışarak bu sancılı sürecin de geride bırakılacağını ve ülkemizin mutlaka 2023 hedeflerine ulaşmasının sağlanacağını çok net şekilde ifade etti. 

            Konuşmasına devamla; anladığım kadarıyla Türkiye'nin esas sorununun, kendi vatandaşlarının ihtiyacı olan unu, yağı, buğdayı, sütü, eti sebzeyi üretmek olmadığını, Allah'a şükür ki kendi insanlarımızın üretim kapasitesini ve gerçekleşmesine sahip olduğunu, fakat küresel sisteme entegre olması hasebiyle, sadece Kendi kendimize gitmenin yeterli olmadığını, çünkü elindeki ürünleri bir taraftan dışarı satarken yani ihraç ederken tüketim veya ihracat amacıyla da dışarıdan ürün aldığımı ifade ettiler. 

            Mesela; Amerika'dan örnek verdi:  “Amerika'da açıklanan son 40 yılın en yüksek enflasyon rakamları dikkate alındığında,  sorunun ulaştığı sınır tanımaz boyutlarını” dile getirdi.

            “En pahalı malın, olmayan mal olduğu” gerçeğinden hareketle amacın, vatandaşların temel ihtiyaç maddelerine kesintisiz ve en uygun şartlarda erişimini sağlamak olduğunu, en kısa zamanda ürün arzının dengeye oturacağını, fiyatlardaki balonun, anlamsız şişirmelerin sona ereceğini, bu süreçte vatandaşlara desteğin devam edeceğini ifade ettiler. 

DENETİMLER DEVAM EDİYOR MU?

            Piyasalarda yalan yanlış, algı amaçlı, panik havası oluşturmak kastı ile oluşturulan haberlerle, zaman zaman ellerindeki ürünleri piyasaya vermeyip stoklayarak, özellikle arzı kısıp, talebi artırmak adına imha edenler, kimi zaman aralarında anlaşıp fiyatları artırmak yoluyla haksız kazanç elde etmeye çalışanların takibinin yapıldığını,

            Burada bu tür mücadeleler yapılırken, maalesef asıl sorunun çoğu zaman “Ahlaki, etik” olduğunu, bu tür davranışların arzu edilen hedeflere varmada engel oluşturduğunu,

Piyasaların sakinleştirilmesi, tamahkârlık yapanların hızının kesilmesi adına müeyyidelerin uygulanması ve benzeri yöntemlerle, sabırla, dirayetle çok çalışılıp, mücadelelerden ödün vermeden, sancılı dönemin geride bırakılacağı ve mutlaka 2023 hedeflerine ulaşılacağını ifade ettiler. 

YÜKSEK ENFLASYONUN DA SEBEPLERİ OLDUĞUNU HEPİMİZ BİLİYORUZ. 

-           KÜRESEL ANLAMDA STOK VE TEDARİK ZİNCİRİNİN KIRILMASI, KOPMASI

-           ARTAN ENERJİ MALİYETLERİ, 

-           AKARYAKIT VARİL FİYATLARININ ARTMASI,

-           LOJİSTİK MALİYETLERİN YANİ NAKLİYE GİDERLERİNİN ARTMASI,

-           TEMEL GİRDİ HAMMADDESİNİN PAHALILAŞMASI

-           RUSYA- UKRAYNA SAVAŞI

            Lütfen bu sancılı süreçte dünyanın, küresel sıkıntıların ABD gibi ülkeye son 40 yılın en yüksek oranlı Enflasyon oranına ulaştırdığını, Avrupa Birliği gibi batılı ülkelerin de bir çıkmaza girdiğini, ekonomide sıkıntılar yaşadıklarını hep beraber görüyoruz.

Evet kabul etmek gerekir ki; pahalılık var, piyasalarda fiyatlar almış gidiyor, ama yukarıda arz ettiğim sebepleri dikkate aldığımızda; sıkıntıların sadece biz de değil tüm dünyada da yaşandığını görerek, hükümeti eleştirelim. Hükümetin samimiyetle tedbirleri milletin faydasına olmak üzere aldığını, tüm imkânlarıyla, her sektöre, çiftçisine, besicisine, işverenine, çalışanına yönelik hemen hemen her gün farklı destek ve teşvik paketleriyle katkıda bulunulduğunu görüyor ve takip ediyoruz.      Hürmetle 14.04.2022

                                                                                             

                                                                       Mali Müşavir/Bağımsız Denetçi Cengiz YILDIZ

 



ÜRÜN FİYATLARININ YÜKSEKLİĞİ, SEBEPLER VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ..

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 9 ay önce / 07.04.2022 10:04:06 | Görüntüleme : 1675


Öncelikle hep beraber yaşadığımız sıkıntılı, sancılı günlerin geçmesini dileyerek yazıma başlamak istiyorum.

Evet, kabul etmek gerekir ki; piyasalarda fiyatlar yüksek ve el yakıyor! Peki, bu seviyeye neden geldi? Sebepleri nedir? Bu fiyatların bu kadar fahiş bir seviyede olmasına zemin hazırlayan faktörler nelerdir? Çözüm önerileri nedir? Çalışmalar yapılıyor mu? Sorularına cevap vermeye çalışalım..

Malumunuz tüm dünya bir Pandemi, Covid salgını ile karşı karşıya kaldı. Küresel bir sıkıntıya sebep oldu.

Arz ve talep dengeleri hakikaten sarsıldı ve bu dönemde ÜRETİM yapılamadı. Birçok ülke STOK yapmak zorunda kaldı. Üretim ve tedarik zinciri koptu.

Bunlara ilişkin tam önlemler alınmaya ve artık önümüzü görmeye başlarken, Rusya-Ukrayna denen savaşın olumsuz sürecine tosladık..

Rusya-Ukrayna savaşı önemli, çünkü maalesef dünya HUBUBAT (buğday, un, yağ..) üretiminin % 30-40 oranında üreten bu ülkelerin savaş ortamından dolayı BUĞDAY fiyatları bir anda katlandı..

Türkiye olarak kabul etmek gerekir ki ENERJİDE, PETROL-DOĞAL GAZDA dışa bağımlıyız. Petrol de varil fiyatı 30 dolar iken 120-130 dolar seviyesine sıçradı..

Sadece biz değil, Avrupa Birliği ülkeleri dahil bir çok gelişmiş ülkede buradan ithal ettikleri doğal gazla, gündelik hayatlarını idame ettiriyorlar. Onlar da aynı ekonomik sıkıntıları yaşıyorlar..

Bu durum da yani Petrol ve doğal gazdaki artış dolayısıyla LOJİSTİKTE ( Nakliyede, ulaşım giderlerinde) açılımını yapacak olursak; ürün, hizmet ve insan gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve istenen zamanda temin edilmesi için kullanılan araçlarda müthiş bir maliyet artışı oldu.  

Peki, Biz Tedarik Açısından Ne Durumdayız?

Görebildiğim kadarıyla biz de;  ürünlere ulaşmak konusunda asla bir sıkıntımız yok çok şükür.

Fakat, biz de sizler de takdir edeceksiniz ki; küresel anlamdaki enerji, akaryakıt artışı dolayısıyla lojistik maliyetlerinin artışı ile beraber, elde olmayan sebeplerden Fiyatlarda bir ARTIŞA neden olduğu bir gerçek.. Bunun da haliyle piyasalarda yansımalarını görüyoruz.

Piyasalardaki sıkıntılı stok durumunu gören bir takım iyi niyetli olmayan, bugünlerde milletinin, devletinin yanında durması gerekirken doymak bilmeyen samimiyetsiz, stok fırsatçılarının da bunu fırsata çevirdiğini ifade etmemiz gerekiyor maalesef. Bu konuda da devlet tüm denetim organlarıyla sahada gereğini yapıyor. Bu konuda asla gevşememek gerektiğini düşünüyorum.

Mutlaka ama mutlaka Akaryakıt fiyatlarının düşmesi gerekiyor.

Türkiye’mizin başta Sayın Cumhurbaşkanı riyasetinde, ilgili bakanlıkların girişimleriyle bir barış ortamı sağlanması halinde, piyasalara çok olumlu bir hava vereceğini, rahatlatacağını söyleyebiliriz.  

Zira çiftçi kardeşlerimiz bir ürünü fiyatlandırırken; Mazot fiyatına, Gübre fiyatına bakacak bir maliyet hesaplaması yapacaktır.

Bu esnada, bereketli bir dönemle birlikte ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİNİN artacağı, ARZIN artacağını söyleyebiliriz.

Neler yapılıyor? Önerilerimiz..

Atıl araziler için teşvikler, Ekimlerin son sürat devam ettiği ve takip edildiği,

Hali hazırda SERA döneminde olunduğu, TARLALARDAN HASAD dönemine geçilmesiyle FİYATLARIN daha da aşağıya ineceği,

Ülkemizde stratejik, temel ürünlere ilişkin İHRACAT kısıtlaması kısmen de olsa yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu konuda devlet zaman zaman müdahalelerde bulunuyor. Fakat bunun istikrarlı hale getirilmesi gerekiyor. Çünkü Üretici, İhracatçı yanına geldiği zaman cazip fiyatları görünce de ürünü ona verebiliyor.

Özeti;  Yurt içi talepler mevcut olduğu müddetçe, ürünlerimiz hassaten temel, stratejik ürünleri yurt dışına vermemenin daha doğru olduğu,

Gübremizi mutlaka ama mutlaka kendimiz üretir hale gelmemiz gerektiği,  yani Yerli üretimi başlatmamızın şart olduğu,

Çiftçimizi verilen mazot desteğini artırmamız, yukarıda izah ettiğim üzere atıl boştaki arazileri Tarıma kazandırtıp, Çiftçinin ürünlerine alım garantisi vermemizin daha isabetli olacağı görüşündeyim.

Yeni gelen Tarım Bakanından çok ümitliyim. Ham masa ham saha tecrübesi olan, önerilerde bulunduğumuz, çiftçilerin beklentilerine yönelik hızlı, bilimsel, teknolojiyi dikkate alarak çalışmaları başlattığını görüyoruz.

Türkiye’miz hamd olsun ki; kendi kendine yeten ender ülkelerden birisidir. Üretim, yatırım, büyüme, ihracat ve tabiki istihdamı önceleyen anlayışla algılara, engellere takılmaksızın çalışmalara devam. .Rabbim mahcup etmesin.

Hep beraber bu sancılı günleri de aşacağımıza dair inancımı koruyor, Türkiye’nin hak ettiği güçlü ve müreffeh günleri göreceğimizi tekrar ifade etmek istiyorum. Kalın sağlıcakla



EXPO 2021 AMACINA ULAŞTI MI ULAŞMADI MI? NE DERSİNİZ?

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 9 ay önce / 01.04.2022 11:55:37 | Görüntüleme : 1367

Köşe yazıma Mübarek Ramazan’ı Şerif ayımızı kutlayarak, huzur ve sağlıkla geçmesini dileyerek başlamak istiyorum.

EXPO 2021 ne demek? Öncelikle kısaca izahatını yapalım;

 

Kültür, tarih, eğitim, sanat, eğlence ve ticaret alanlarında bir olimpiyattır. Dünya sergisi ya da Dünya fuarı anlamına da gelen EXPO, yenilikçi paylaşımları ve ilerlemeyi teşvik ederek işbirliğini desteklemeyi ve halkın eğitim seviyesini artırmayı amaçlayan uluslararası bir etkinlik olarak bilinir.

Peki, hakikaten Hatay ilimizde yaklaşık 6 yıl önce, şahsımın da Hatay Büyükşehir Belediye Meclis üyesi olduğum zamanda hatta ki Plan ve Bütçe Komisyon Başkanlığı yaptığım dönemde; Expo 2021 projesi ile alakalı başvurulduğu ve bu konuda çalışmaların başlatılacağı ifade edilmişti. Şahsım da ; maliyetini, nerelere yapılacağını, acil eylem planında (Yolların bozukluğu, suyun çamurlu aktığı, asi nehrinin koktuğu, teleferik meselesinin henüz halledilmediği, gelecek misafirlerin nerede, hangi otellerde konuk edileceği, battı çıktı meseleleri, trafik keşmekeşi vb..) bir çok meseleyi mecliste dillendirmiştim.

Mecliste şahsıma ve tabiki milletin iradesiyle seçilmiş tüm meclis üyelerine yönelik; o tarihte henüz bir çalışmanın detaylı başlatılmadığını, maliyetin hesaplanmadığını, daha sonrasında bu planlama ve programlamanın yapılacağını cevaben verdiler..

Zaman içerisinde meclisten çalışmaların yapılması için borçlanma talep ettiler. Vatandaş şehrin geleceği adına talep edilen kredinin verilmemesi halinde, “Ak parti hayırlı hizmetlerde engelleyici bir bakış açısına sahip” denilmemesi adına, şehrimiz için, ayırım yapmaksızın herkesi kucaklamak, onlara güzel bir kent silueti, geleceği sunmak adına, hep destek çıktık. Uyarılarımızı kamu menfaati adına hep yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.

Peki geldiğimiz nokta da, an itibariyle EXPO 2021 amacına ulaştı mı?

Biliyorsunuz EXPO Türkçe karşılığı "sergidir”. Expo resmi olarak Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) tarafından gerçekleştirilir.

6 yıldır o kadar algısı yapıldı ki; o kadar masraflar, maliyetler döküldü ki; bana kalırsa, bu memleketin bir evladı olarak, Hatay Büyükşehir Belediyesini ve ekibini bu konuda çok yetersiz gördüm.

Normalde 2021 yılında 10 Aralık 2021 tarihine ertelemişlerdi. Daha sonra tekrar 01 Nisan 2022 tarihine ertelediler. Toplamda da iki aylık bir fuar, sergi (expo 2021) olacak.. Değer mi?!

Yani SERGİ dediğimiz, dünya fuarı dediğimiz bir etkinlik.. Yukarıda asıl amacına ulaşmaktan çok uzak, memleketin asli hizmetlerinde aksaklıkların olduğu, hummalı çalışmalarla!, milletin tüm hayat konforunun sekteye uğratıldığı, maddi manevi strese, bunalıma sokulduğu, acelece yapılan hormonlu, şişirme çalışmalarla, günü kurtarma ile bir şeyler yapılıyor görüntüsü verilen bir etkinlik.. Çok üzüldüm.. KADİM ŞEHİR, MEDENİYETLER ŞEHRİ HATAY inanın bunu hak etmiyor..

Plan, program yok, amacına ulaşma yok, önceden vadedilen onlarca ülkenin katkısı, katılımı yok, gelmesi düşünülen milyonlarca turist yok, “ağalar paşalar birbirini ağırlar” misali..

Bildiğimiz, sıradan bir fuar etkinliği… Değer mi? Eski parayla katrilyonlarca harcanan paralar.. Halbuki bu paraları keşke, milletin emrine olmak adına harcasaydık olmaz mıydı?

Sebze meyve halimiz yok, alt yapılar halen tamamlanmamış, memleketimin belediyecilik hizmetleri açısından hali perişan ve daha nice hizmet aksaklıkları.. Yapılması gerekirken, yapılmayanlar.. Takdir elbette değerli halkımızındır..  

Mübarek Ramazan’ı Şerif ayına girilen bir tarihin seçilmesi, milletin hassasiyetlerinin dikkate alınmadığının bir göstergesi değil mi? Detaylı düşünülmemiş bir etkinlik… Sağlık olsun…

Hatay adına yapılan tüm güzellikleri, katkıları alkışlıyorum ve şüphesiz alkışlamak zorunda olduğumuzu ifade etmek isterim. Fakat Hatay ili ve vatandaşlarının, tüyü bitmemiş yetimlerin, fakirinin fukaranın paralarının, bütçelerinin rastgele harcanıp, çarçur edilmesini, hormonlu, formalite, dostlar alışverişte görsünler mukabili yapılan bugünkü açılışın maksadına ulaşmadığı ve inanın ellerine yüzlerine bulaştırdıkları görüş ve kanaatinde olduğumu da belirtmek isterim. Hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Ramazan’ı Şerif Ayımız Mübarek Olsun.. 01.04.2022



EKONOMİDEKİ SEYRİMİZ VE MUHTEŞEM DİPLOMASİ DERSİ!

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 10 ay önce / 21.03.2022 07:55:50 | Görüntüleme : 1309


Son zamanlarda dünyamız, ülkemiz kabuk değiştiriyor. Gündem her an değişiyor ve güncelleşiyor..

Evvela şunu belirterek yazıma başlamak istiyorum. “MARİFET İLTİFATA TABİDİR. İLTİFATSIZ META ZAYİDİR.” Elbette öz eleştiriler olacak ve olmalıdır da.. Fakat takdir edilmesi gereken ve katkılarla daha iyisine ulaşmak, hedefleri tutturmaya çalışmakta bir o kadar kıymetlidir değerli dostlar..

Ele alacağım konu; Antalya Diplomasi Forumu.. Baştan sona mükemmel ötesi bir organizasyon ve başarı.. Neden mi? Dış İşleri Bakanlığımız yani hariciyemiz başta Sayın Bakanımızın başkanlığında ve değeri ekibiyle hakikaten takdire şayan ve dünyaya örnek olabilecek bir misafirperverlik ve diplomasi dersi sergilediler.. Teşekkürlerimizi arz ediyoruz.

Aynı forumda dünyanın tüm ülkelerine ders konusu ve örneği olarak geçecek nitelikte, dolu dolu ve birçok fikir fırtınasının sergilendiği bir süreç olarak tarihe kayıt düşülecektir. Allah razı olsun. Antalya Diplomasi Forumunun açılışı da kapanışı da mükemmel ve sonuç odaklıdır. Büyük ve güçlü Türkiye’nin sahada olduğu gibi masada da ne kadar etkin ve yetkin olduğunu ispatlamıştır.

Diğer bir konu Yeni Ekonomi Modelimizin gidişatı ile alakalı…

Şahsıma sık sık soruyorlar ve diyorlar ki; Üstad lütfen söyler misin? Bazı Tarım ürünlerindeki bu stok sıkıntısı nedendir ve hangi seviyededir? Şeklinde… Cevaben;

Soru soran kardeşlerime, vatandaşlarımıza diyorum ki; “ Değerli kardeşim; “İnanın tarım ürünlerinde sosyal medyada, sahada sağda, solda iddia edildiği gibi asla tarım ürünlerinde bir sıkıntı falan olduğu vs.. söylentilerin aslı astarı yok! Tamamen manipülasyon ve şehir efsanesi.. Tarım Bakanlığı sık sık ifade ediyor ve diyor ki; Gıda stoklarımız % 90 küsur stok durumumuz gayet iyi ve bir sıkıntı yok.. Ki bunu net görebiliyoruz. İyi niyetli olmayan bazı firmaların stok fırsatçılığı yaparak, fiyatları artırma telaşından başka bir durum yok.. Devlet gerekli tedbirleri alıyor.. Bunu da Ortaya atılan yalan ve algı operasyonlarının anında çürütülmesiyle hep beraber görebiliyoruz..

Yeni Türkiye Ekonomi Modelinde Enflasyon ile mücadelede Arz sıkıntısı çekmemek adına devletin tüm kurumları gerekli tedbirleri almış ve almaya da devam ediyorlar.

Arz ve talep miktarını dengede tutmak adına hububat ve Ayçiçek ithalatı devam ediyor tabi bunu yaparken özel sektöre yönelik gümrük vergileri sıfırlanmış durumda.

Ayrıca Et, pirinç, un, yağ gibi ürünlerde Tarım Bakanlığına ihtiyaç duyulması halinde İhracat kısıtlaması yetkisi verildiğini, Kırmızı Mercimek, fasulye ve zeytinyağın da ihracat kısıtlanmasına ise başlandığını ifade etmek isterim.

                Geçen hafta yani 8 Mart 2022 tarihi itibariyle soya yağı, Ayçiçek yağı, Mısır yağı ve margarin de ihracat durdurulmuştur.

                KDV % 8 den % 1’e indirilmiş ve gübre fiyatlarında indirim yapılmış ve bunlarla alakalı bakanlıklarla koordinasyon halinde, denetimler tüm hızıyla devam ettiğini şahsım da bir denetçi ve Mali Müşavir olarak yakinen biliyorum. Özetle tedbirler tüm hızıyla devam etmektedir.

                Sorulardan bir tanesi de AKARYAKIT İLE alakalı gelen soru:  “Neden Akaryakıt fiyatları yüksek? Diye” Cevaben; Şunu ifade etmeliyiz ki; Petrol ürünlerinin % 90 lık kısmı maalesef ithal.. AKARYAKIT FİYATLARI DA ULUSLARARASI FİYATLARA GÖRE ŞEKİLLENMEKTE.. Özellikle Rusya – Ukrayna arasındaki savaş bunu daha bir tetiklemiş ve 75 dolardan bir anda 130 dolara kadar çıktığını hep beraber gördük.  Gönlümüz ateş çemberi içindeki Türkiye’mizin etrafındaki sıkıntıların, dünyadaki sıkıntıların azalmasıdır. Türkiye’nin bu konuda samimiyetle tüm ekipleriyle gerekeni yaptığını, saha denetimlerinden, firmaları yakinen takibinden anlıyoruz.

Özellikle fahiş fiyat uygulayan, stok fırsatçılığı yapanlara karşı sert tedbirlerle karşılık vermektedir.

Bu konuda da firmaların da devletin, ülkemizin geçtiği bu sancılı dönemde kar marjlarından fedakârlık yapmaları ve hep beraber devlet /millet el ele, birlik ve beraberlik ruhu içinde; Enflasyonla mücadele de atılan olumlu adımlarda devletimize yardımcı olarak bu süreçleri atlatmasına yardımcı olmalarıdır.

                                Hali hazırda YENİ TÜRKİYE EKONOMİ MODEL’İNİN özü; Üretime, yatırıma, büyümeye, ihracata ve tabiki istihdamı artırmaya odaklanmak, olumlu anlamda istikrarı, dengeli büyümeyi disiplinli şekilde yürütmektir. Ekonomideki seyrin Mali Disiplinden kopmadan, imkânların sonuna kadar kullanılarak istikrarlı şekilde, kontrollü ve vatandaş lehine yapıldığı kanaatindeyim.

Allah yar ve yardımcımız olsun. Hürmetle …. 17.03.2022   

                                               CENGİZ YILDIZ    Bağımsız Denetçi / Mali Müşavir



RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI VE TÜRKİYE’NİN STRATEJİK KONUMU

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 10 ay önce / 25.02.2022 09:37:14 | Görüntüleme : 1560

Hepimizin yakinen takip ettiği üzere, Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilimin uzun yıllar öncesine dayandığını, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin 1991 yılında dağılması ile birlikte Rusya, Ukrayna ve Belarus Bağımsız Devletler Topluluğu kurulduğunu o günleri yaşayanlar olarak biliyoruz.

 

Bu ayrılmanın ardından Belarus devleti, Rusya ile yakın bir ilişkilerini korumaya çalışırken, diğer birlikten ayrılan Ukrayna, Batı ülkelerine yanaşmış ve yakın ilişkiler içerisinde bulunmuştu.

Rusya tabi bu durumu kendi için bir tehdit olarak görmüş ve hepimizin o günleri hatırlayacağı üzere 2014 yılında Ukrayna'nın otorite boşluğunu fırsat bilen Rusya ise Kırım'ı ilhak etmişti. Bir yandan da Ukrayna ile Rusya arasında ise sınır bölgelerinde zaman zaman çatışmaların olduğunu tüm dünya ekranlardan, gazetelerden izledi ve takip etti.

2014 yılında yaşanan gerginlik ise Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan Minsk anlaşması ile birlikte son bulmuştu. Fakat yakın zamanda Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın, sabah saatlerinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'a özel askeri operasyon düzenlemesi ile birlikte resmen başladığını üzülerek izledik ve halen takip ediyoruz.

Minsk kentinde imzalanan o ateşkes anlaşmasının asıl amacının Donbas’taki çatışmayı durdurmak olduğu herkesçe bilinen bir gerçekti.

Peki, şimdi ne olacak?

Türkiye Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini her şartta savunacağını ve Boğazların Montrö Boğazlar anlaşması gereği kimseye savaş halinde de açık olacağını belirtiyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky; maalesef halkı  tarafından da, batılı ülkeler ve NATO tarafından da yalnız bırakılan üzgün, ne yapacağını bilemeyen bir devlet adamı pozisyonunda..

Türkiye olarak iktidarı ve muhalefeti ile gözümüzün önünde cereyan eden ve ders alınarak Büyük ve Güçlü bir Türkiye için her tür ülke menfaatine yönelik tedbirlerin, kararların alınması gereken bir süreci yaşıyoruz. Birilerinin bundan iç siyasete malzeme taşımaya çalışmasına anlam veremiyorum.

Uluslararası Hukukun ihlal edildiği, 2014 yılındaki anlaşmanın yırtılıp atıldığı, pervasız ve acımasız Putin gibi zayıf bir tarafı gördüğü anda saldıran, eski SSCB gücüne, imparatorluğuna dönmeye çalışan birisi ile çok akılcı, stratejik ve her yönden gücümüzü artırarak, ülkemin, milletimin menfaatlerine zarar gelmemesi adına mücadele etmemiz gerekmektedir. Ki hükümet Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Külliye ’de Güvenlik Zirvesi yaparak, gereken tedbirleri istişare ile yapıyor ve yapmaya devam etmektedir.

Allah yar ve yardımcımız olsun. Ukrayna halkına geçmiş olsun diyorum.

Hürmetle …. 25.02.2022

                                                                                              CENGİZ YILDIZ

 



GIDADA KDV İNDİRİMİ VE ETİKETLERE YANSIMALAR!

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 11 ay önce / 17.02.2022 07:53:15 | Görüntüleme : 1391


Memleketimin güzel insanları, hepinizi hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.

Tabii Gündem enflasyonla, fahiş fiyat artışlarıyla, sebeplerinin ortadan kaldırılmasıyla mücadele ve bu mücadele kapsamında yakın zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın kararnamesi ile bir anda Temel gıda ürünlerinde % 8 den % 1 oranına yani % 7 lik bir indirimin gerçekleşmesi..

Ülkemizin işveren dünyası, çalışanları, kıymetli insanları, indirim kapsamında Pazartesi (14.02.2022) gününden itibaren su, çay, şeker, tuz, sıvı ve katı yağlar, kırmızı et, beyaz et, balık, süt, yoğurt, peynir ve zeytin gibi ürünler başta olmak üzere kuru yemiş, bakliyat, sebze ve meyve, çikolata, lokum, bisküvi, kraker ve gofret gibi atıştırmalıklarda KDV oranı yüzde 1’e indirildiğini hep beraber gördük.

Tabii bu noktada bakanlıklarca indirimlerin uygulanması yönünde yoğun bir denetim çalışmasının da başlatıldığını ifade etmek isterim. Zira etkili ve kapsamlı bir denetim bulunmaması halinde maalesef art niyetli olan birtakım fırsatçılar, bu durumdan vatandaş aleyhine işlemlerde bulunduklarını, stok fırsatçılığı, serbest piyasa adı altında keyfi fiyat artışlarında bulunduklarını hep beraber yaşıyoruz.

Biz duyarlı vatandaşlar olarak bu ve benzeri konuları devletin vatandaş lehine çıkardığı düzenlemeleri hukuki çerçevede haklarımızı korumak adına yakın takipçisi olacağımızı ve olunduğunu ilan ediyoruz.

Bu kritik zamanlarda ülkemizin küresel sıkıntıların, ekonomik daralmaların olduğu bir süreçte, devletin yapmış olduğu ve hakikaten üstlendiği yükü paylaşmak hepimiz için milli bir vazife ve sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz ve bu geminin almış olduğu her sıkıntı, her bir zarar hepimizin ortak sıkıntısı ve zararı olunacağının hepimiz farkındayız.

Şunu hepimiz müşahede ediyor ve görüyoruz ki; Çok şükür, üretim tesisleri, üretim çarkları çalışıyor, ihracat rekorları kırılıyor, tarihte ilk defa 30 milyonu aşan bir istihdam ortamının sağlandığını görüyoruz ve normalleşmenin artması ile beraber, ilkbaharın başlaması ile beraber İnşaat Turizm ve benzeri sektörlerde bir canlılığın bir hareketliliğin olacağını şimdiden hep beraber hissedebiliyoruz.. Hep beraber samimiyetle alınacak tedbirlerle, milletimizin mutfağını, ekonomisini, esnafın, işverenin, çalışanın piyasalardaki beklentilerinin karşılanacağına olan inancımı hiç yitirmedim.

Sayın Cumhurbaşkanımız ve ekibinin özellikle temel gıda da birçok ürünlerde yapmış olduğu KDV indirimlerinde amaç bellidir. Amaç; enflasyonla mücadele etmek adına devletin tüm imkânlarını seferber ederek, halkının sıkıntılı anında, ihtiyaç olunan her koşulda yanında olma gibi bir bakış açısıyla hareket edildiğini görüyoruz.

Bununla beraber bir denetim seferberliği başlatıldığını, ilgili bakanlıkların fahiş fiyat uygulaması yapan,  orantısız şekilde izahatı yapılamayacak şekilde fiyatları arttırılmış olan ürünlerle alakalı mücadelesini hızlandırdığını, caydırıcı cezaların uygulanacağını medyadan ve hassaten en üst makamlarda olan yetkililerden duyuyoruz ve icraya başlandığını biliyoruz.  

Şuna inanıyorum duyarlı Vatandaşlarımızın gerektiğinde Medeni cesaretle şikâyetleriyle,  devletin denetim organlarını hakkıyla çalıştırması ile beraber ve alınacak birçok samimi, akılcı tedbirlerle beraber tek haneli enflasyona da hep beraber döneceğiz.

Bunun da çok uzak olmadığını, ekonomiyi ve piyasaların koşullarını yakinen takip eden birisi olarak ta görebiliyorum.

Muhalefet cenahı elbette ki piyasalardaki fiyatların indirilmesi, mücadelesi ile alakalı birçok katkıda ve eleştiride bulunabilir. Fakat anlayamadığım; mevcut hükümet KDV oranı % 8 den % 1’e indirilirken, CHP yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İstanbul halkına yönelik SUYA kademeli olarak %90 ile %175 arası oranlarda ZAM TEKLİFİ İLE İBB Meclisini Olağanüstü toplamak üzere çağırabiliyor.

 Söz konusu #TÜRKİYE ise inanın geri kalan her şeyin teferruat olduğuna inananlardan birisiyim. Hürmet ve muhabbetle 16.02.2022



SAYIN CUMHURBAŞKANINA YÖNELTİLEN HAKARET! VE MİLLİ İRADENİN BENİMSEMEDİĞİ MENFİ MUHALEFET TARZI!

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 2 yıl, 2 gün önce / 25.01.2022 12:56:01 | Görüntüleme : 1515

Yakın zamanda 14 Ocak tarihinde CHP’nin her türlü politikasının söylemlerini sanki bir gazetenin köşe yazısı anlayışında sunan Tele 1 ekranlarında, 84 milyonun çoğunluğunun gönlünü alarak, 20 yıldır girilen her seçimden başarı ile çıkan, milletin iradesinin tecelli ettiği sandıklarda, tüm olumsuz kampanyalara, girişimlere rağmen Cumhurbaşkanlığı'na seçilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan' a yönelik, ahlaktan, izandan, vicdandan, mesleki etikten uzak, hakaret içeren ifadelerle bir program gerçekleştirildiğini, tüm Türkiye, hatta dünya izledi.. Teessüflerini sundu.. Sunmaya da devam ediyor..

Bu program malumunuz Uğur Dündar'ın Moderatörlüğünde gerçekleşen bir programdı.
Program katılımcıları, CHP li Engin Özkoç, CHP li Aykut Erdoğdu ve söz konusu menfur habere  imza atan ismi hep olumsuz, yalan haberlerle, algı operasyonu söylemleriyle anılan Sedef KABAŞ idi.
Biz bu klasik menfi muhalefet tarzının, 70-80 senedir Hiç değişmediğine hep şahit olduk.
Yaşımız yetmesine rağmen,  yetmediği kısımları da okuduk, yaşayanlardan dinledik ve halen de bu millete, halkın gönlüne hitap etmeyen muhalefet tarzına, küfür ve hakaret içeren, sert dozajlı intikam almak istercesine, kısır, milletten kopuk, menfi muhalefet politikaları üretmeye devam ettiklerine, hep beraber şahitlik ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Maalesef!..
Tabii en kötüsü de, en üzüntülü kısmı da, hakaretle, küfürle muhalefet etmenin ifade özgürlüğünü sanmaları!
Biz aynı milletin iradesini bir türlü hazmedemeyen sıkıntılı zihniyetin, milletin oyuyla seçilmiş, sandıklarda milletin iradesi tecelli ettiği halde, Başbakanın ve çalışma arkadaşlarının bakanlarının idam edildiği, Turgut Özal’ın diktatör ilan edildiği zaman dilimlerini de gördük..
2002 yılından bu yana kadar, askeri vesayetlerden kurtarılan, % 15'lik seviyeden Yüzde 80 küsur seviyesine gelen savunma sanayisini,  sağlık alanında en sıkıntılı Pandemi döneminde dünyaya rüştünü ispat eden, milletine ve tüm dünyaya yardım eli uzatan, milletin sıkıntılı her anında hep yanında duran bir anlayışın mimarı ve Başkanlığını yapmıştır Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan..

Ve daha nice ulaşım alanından tutunda, daha nice satırların sığmayacağı sosyal, kültürel, ekonomik alanlarda, fakirin fukaranın yanında duran bir partiler üstü anlayış sergilendiğini hep beraber gördük ve halen de görmeye devam ediyoruz.

Ki tüm dünyada küresel anlamda sıkıntıların baş gösterdiği, dünya ülkelerinin hem de en üst seviyede görülen ülkelerin dahi ekonomilerinin daraldığını, enflasyonla, fiyat artışlarıyla boğuştuklarını, üretimin azalıp, tedarik zincirlerinin koptuğu, stokların azaldığını hep beraber okuyoruz, izliyoruz ve takip ediyoruz…

Peki, mevcut Ana muhalefet anlayışı, “Erken seçim”, “Tayyip Gitsin” vb. içi boş ve bir çözüm üretmeyen boş taleplerden başka bu aziz milletin, küresel anlamdaki sıkıntılarına Allah aşkına nasıl bir çözüm önerisinde bulunmuştur.. Bilen varsa lütfen beri gelsin!

Darbe girişimleriyle, gezi olaylarıyla, döviz manipülasyonlarıyla devamlı tehdit edilen kuru bir muhalefet anlayışına rağmen, milletine, ülkesine yönelik hizmetlere “Tam Bağımsız Güçlü bir Türkiye” olmak adına istikrarlı ve samimi bir şekilde, yerli ve milli ekibiyle, milletinden aldığı destekle devam eden bir iktidar ve bu iktidarın Genel Başkanı..

Peki, Muhalefet ne yapmıştır? Uzun yıllar vatandaşını, “Bidon kafalılar ya da göbeğini kaşıyan adamlar” diyerek küçümsemiş, kendilerine oy vermeyenlere öfkelenmiş ve hep asabi bir haleti ruhiye içinde olmuşlardır.  Hatta bir ötesine geçilmiş Ana muhalefet lideri, öğretmeni, memuru, çalışanları, çiftçiyi vs. memleketin asli unsuru insanını, parmak sallayarak tehditvari söylemlerle rahatsız etmiş ve mevcut iktidara oy vereceklerden hesap soracak kadar ileri gidildiğini, hep beraber kitle iletişim araçlarından izlemiştik.
Milletin oylarıyla seçilmiş olan Sayın Cumhurbaşkanına ve ona destek çıkan milletinin değerlerine muhalefet etmek, bence acziyetin ta kendisidir!
Muhalefet demek; yalan ve hakaret değildir,  muhalefet ahlaktan yoksun bir söylemle bel altı vurmak demek değildir, yapıcı, kendi insanına değer vererek, onları var sayarak, sıkıntılarına çözümler üreterek, saygı duyularakta yapılabilir görüşünde olanlardanım.  

AK Parti teşkilatları olarak 81 vilayette eşzamanlı;  Cumhurbaşkanını hedef alan çirkinliği, antidemokratik ve faşizan sözleri şiddetle kınamak adına; Sedef Kabaş, Engin Özkoç ve Aykut Erdoğdu hakkında suç duyurusunda bulunmuştur
Milletini yok sayanları, milletin değerlerini önemsemeyenler i, seçimleri ve sistemleri gayri meşru ilan edenlerin,  “helalleşme” adı altında Yüce dinimiz İslam'ı “ortaçağ zihniyeti” gören bir muhalefet anlayışının, yapan değil, hep yıkmaya, bozmaya yönelik bir frenleme anlayışı ile hareket edenlerin, Türkiye'de iktidar olma şansının olmadığını düşünüyorum.
Hürmet ve muhabbetle,   25.01.2022