......

SPOR HABERLERİ

PİYASALAR

altın fiyatları

Online Ziyaretçi

Günlük: 83
Haftalık: 849
Aylık: 4975
Toplam: 384054

ADLİ YIL AÇILIŞI VESİLESİYLE HUKUKA, ADALETE İLİŞKİN..

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 4 ay önce / 06.09.2022 14:02:40 | Görüntüleme : 830

Eylül ayının ilk günü, her yıl rutin olarak kutlanılan, açılışı yapılan adalete yönelik heyecanlı konuşmalar yapılan 1 Eylül 2022 -2023 adli yılı açılışını dinledik, izledik, notlarımızı aldık. Ülkemize, milletimize, insanlığa, adalete hayırlar getirmesini dileyerek yazıma başlamak istiyorum.

 

 Evet, bizim yapmamız gereken haklar, yani hukuk ve adalet hususunda şimdiye kadar yapılan doğru ve isabetli kararlar ile varsa yanlış ve eksik olan kararların tefekkür edilmesidir. Ki hakikaten son 20 yılda bu konuda oldukça hızlı ve netice alıcı birçok mevzuat düzenlemeleri yapıldı. Emeği geçenlere müteşekkiriz.  

            Yargı demek, muhakeme demek ve muhakeme neticesinde bir karara varmak demektir. 

 Geçen bir yazıda okumuştum ve hoşuma da gitti, alakamı celp etti.  “Adalet; vicdanlarda kabul gören karardır.” diyordu.  Aynen katılıyorum.

Genel itibariyle hem somut bilgi ve belgelere, hem de vicdana dayanarak bir görüş ve kanaat serd edildiği zaman, şüpheli de Müşteki de sanıkta,  failde, mağdur da hülasa tüm taraflar vicdanen, aklen çıkan karara her daim saygı gösterir ve göstermesi gerekmektedir.

Bir Devleti Büyük devlet yapan sadece maddi kalkınması, fethettiği topraklar, elde ettiği büyük zenginlikler vs. değildir. 

Bir Devleti Büyük devlet yapan;  haklara sahip çıkması, haklının yanında durması adaletin hayatın her noktasında hükümran olmasına yönelik samimiyetle yaptığı çalışmalardır.  

            Ben her zaman adalet hususunda,  gittiğim sohbetlerde, hasbihallerimde örnek gösterdiğim milletine hizmeti, Hakka hizmet olarak gören devletler vardır. Büyük Selçukluları, Büyük Osmanlı Devletini, İmparatorluğunu… Zira Osmanlı İmparatorluğu  615 küsür Yıllık uzun bir ömür sürdü. Sadece oklarla, kılıçlarla, toplarla bir toprak elde etmedi, kuru bir cihangirlik sevdası yapmadı.. 

O Ceddimiz ki;  Osmanlı İmparatorluğu devleti Aliyye; imanın, Adaletin, mimarinin, bilimin, edebiyatın, şiirin, sanatın yanı sıra  verdiği isabetli ve hakkaniyetli kararlarla hep gönüllerde karşılık gördü. Baş tacı edildi. Her dinden, görüşten insanlara saygı duydu. Halen de yüzyıllar geçse de ceddimiz anıldığı zaman rahmet ve minnetle anılırlar ve anılmaya devam ediliyorlar. Allah onlardan razı olsun.

Hz. Ömer ki; O hem bir devlet başkanı hem de bir halife idi. Ne demişti? “ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR”. Bir devletin, vatanın güçlü, müreffeh ve mutlu olması, karar vericilerin verecekleri isabetli, doğru, takdire şayan hükümlerine bağlıdır. 

Yanlış kararlar nasıl ki unutulmadığı gibi, doğru, isabetli, vicdanlarda kalplerde karşılık bulan hakkaniyetle yerinde verilen kararlarda, hükümlerde her daim gelecek nesillere aktarılacaktır. 

Bizi yaratan Rabbim Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “

Şüphesiz ki Allah adaletli davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayâsızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp ders almanız için size böyle öğüt verir.

 

            Öyleyse tarttıklarınızı adâletle dosdoğru tartın ve hiçbir zaman ölçüyü eksik tutmayın!

            Ülkemizin, necip milletimizin fitne ve fesadın kol gezdiği, yedi düvel değil yetmiş düvel tarafından içeriden ve dışarıdan kuşatıldığı bir sürece yaşıyoruz. 

            Bu zaman diliminde her daim istiklal ve istikbal mücadelesinde Adaletten, haklının yanında durmaktan asla çekinmeyen, ehil, liyakatli, dürüst, samimi emanete ihanet etmeyecek insanlardan müteşekkil, Vatan sevgisinin imandan geldiği şuuruyla hareket edenlerden oluşanlarla yol yürümeyi cümlemize nasip eylesin. 

Tekraren “Hukuk” satırlara sığmayacak kadar kapsamlı bir ifadedir. Hürmetle 05.09.2022

                                                                                                          CENGİZ YILDIZ

 



TÜRKİYE’MİZİN EKONOMİSİ HER ŞEYE RAĞMEN BÜYÜYOR..

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 4 ay önce / 30.08.2022 13:06:35 | Görüntüleme : 906
Birilerinin bu tespitimden, teşhisimden rahatsızlık duyduğunu, “Sahalar öyle değil, öldük, açız aç!” diyenleri duyduğum gibi, “Evet, sahalarda bir takım sıkıntılar var, hayat pahalılığı canımızı acıtıyor, fakat ekonominin kaptanı elinden geleni yapıp, küresel anlamdaki bu elde olmayan sıkıntıları gidermek için ellerinden geleni yapıyorlar” diyenleri de duyuyor ve hissedebiliyorum.

                Bu tespitin hemen akabinde izninizle;  Türkiye’mizin ekonomisinin nasıl büyüdüğünü ve hak ettiği Bağımsız Türkiye olma yolundaki hedeflerine nasıl hızla yaklaştığını anlatmaya çalışayım.

                Bir ülkenin ekonomik gelişmişliği, seviyesi sadece Enflasyonla, faiz seviyesiyle, borç durumuyla ya da siyasi gücüyle mi anlaşılır? Elbette bunların,  bir ülkenin gelişmesinde mutlaka olmazsa olmaz katkıları olan hisseleri var..

                Benim anlatmak isteğim, bunların yanı sıra bir ülkenin ekonomik göstergelerinin en büyük kısmının BÜYÜME parametresinde olduğudur. Peki, BÜYÜME neye dayanır?

                BÜYÜME, hiç tereddütsüz ÜRETİME dayanır. Peki, ÜRETİM neye dayanır?

                ÜRETİMDE Arz – Talep ilişkisinde TALEBE dayanır.

                Dikkat ederseniz teknik tanımlar gibi sıkıcı olsa da, vatandaş diliyle günümüz ekonomisine ilişkin bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. O da şu;

                Sadece İHRACAT odaklı yani Dış taleplerin olması halinde DÖVİZ KURLARIMIZ yüksek kalacaktır. İç taleplerimizin artması halinde ENFLASYON, FİYAT ARTIŞLARI olacaktır. Bunları dengede tutup, az sonra ilaç gibi olumlu iyileştirici, tedavi edici etkilerini göreceğimiz sonuçlarını alacağımız bir süreci yaşıyoruz.

                Yapılacak stratejileri Sayın Cumhurbaşkanımız ve aklı başında olan herkes şimdiye kadar dillendirmiş ve dillendirmeye devam etmektedir.

                YATIRIM, ÜRETİM, İHRACAT, İSTİHDAM, BÜYÜME…

                Peki, büyümede hangi sektör çok kıymetlidir. Tüm sektörler kıymetlidir. Katma değer sağlayan her sektör baş tacıdır. Fakat naçizane, bir iktisatçı olarak görüş ve kanaatim SANAYİ YANİ imalat sektörü çok kıymetlidir.

                Ağustos 2022 itibariyle tahminen SANAYİ ÜRETİMİNDE BÜYÜMENİN yaklaşık % 8 leri bulması beklenmektedir. Hâlbuki tüm dünyada ABD, ÇİN vb. ülkelerde ekonomide daralmalar yaşanmaktadır.

                Birileri ısrarla “FAİZLERİ ARTIRIN BU ŞEKİLDE ENFLASYONLA, HAYAT PAHALILIĞI İLE BAŞ EDEBİLİRSİNİZ” gibi tezlerle milletin kafasını karıştırıyorlarsa da siz, siz olun bunlara fazla prim vermeyin.

                Bu konuda ünlü bir ekonomist hocanın ifadesiyle “ Faizi artırmak problemleri çözmediği gibi, bilakis daha da kangren hale getirir” diyor. Devamla; ARZ Sıkışıklığı varsa FAİZİ artırmak YATIRIMLARIN yapılmasının önüne engel olacaktır. Diyor.

                #TÜRKİYEMİZ bir kriz yaşamıyor. Ekonomisi büyüyen bir ülke görüyorum. Şirketlerin karlarında 4-5 e katlanan ve Avrupa ülkelerinde sınıf atlayan bir TÜRKİYE..

                Birçok yabancı yatırımca ülkemizden hisse alıp gittiler. Borsa İstanbul zirveleri oynuyor.

                Başta İŞ DÜNYASI olmak üzere aziz halkımız mevcut hükümetin, dümenin başında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğu YATIRIM, ÜRETİM, İHRACAT, İSTİHDAM VE BÜYÜMENİN olduğu bir EKONOMİK MODELE güveniyor.

                Yüzbinlerce katkıda bulunulan vatandaşa yakın zamanda temel kullanım ürünleri olan ELEKTRİK, SU VE DOĞALGAZ da mahcuz olan yani hacze bir şekilde düşen toplam 30 MİLYAR TL lık BORCUN silineceği müjdesi geldi .. Hayırlı olsun..

                Sabırla, akılla, samimiyetle, işi bilen ehil, liyakatli çalışkan kadrolarla, her sıkıntının üstesinden beraberce geleceğiz inşallah..  Hürmetle             30.08.2022

                                                                                                              Cengiz YILDIZ                                                                                                                                                                  Bağımsız Denetçi/Mali Müşavir



#AK PARTİ #BİR OLDUK 21 OLDUK

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 4 ay önce / 15.08.2022 15:52:02 | Görüntüleme : 899

#AK PARTİ #BİR OLDUK 21 OLDUK

Tarih 14 Ağustos 2001. Ak Parti’nin kuruluş yılı. Kurucusu Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN.

Dün yani 14 Ağustos 2022 Pazar günü Ak Parti’nin 21.nci kuruluş yıl dönümü, Cumhurbaşkanımız ve Ak Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile coşkuyla kutlandı

 

Nasıl başlanmıştı kuruluş yılında, yani hangi slogan ile başlanmıştı? Söyleyeyim “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”. Hakikaten olmadı.. Gereğini yaptı  ve  girmiş olduğu her seçimi kazanan, çıtayı hep yukarılara taşıyan bir lider ve ekibi..

Akabinde, 21 yıllık süreç başlamış, milletin temel hak ve özgürlüklerinden tutunda, yollar medeniyettir gereği, duble yollar, tüneller, Marmaraylar, köprüler, şehir hastaneleri,  askeri savunma sanayisindeki müthiş ilerlemeler, sosyal yardımlar, fakiri fukarayı asla unutmadan değer vermeler, ötekileştirici bir dil kullanmadan herkesi kucaklayan bir anlayış ile milletin partisi olma yolundaki mücadeleler, dış politikadaki tarih yazan diplomatik zaferler, iç ve dış terör odaklarına yönelik tavizsiz duruşların süreci..

 Dün imkan dahilinde Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve davetlilerin programında verilen, verilmesi düşünülen, aynı zamanda 21 yıllık milletin hizmetinde olan bir sürecin bir özetini sizlerle paylaşmak isterim.

“Bir Olduk 21 Olduk” temalı hazırlanan programda; 21 yıllık iktidardaki icraatların kısa bir filmi gösterildi.

Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan:

14 Ağustos 2001’de hangi heyecanla başlandı ise, aynı heyecanın yüreklerde taşındığını, gönülleri fethetmek, kalpleri kazanmak için aynı kararlılıkla yüründüğünü, Türkiye’ye hizmet etme davasından asla geri adım atılmadığı ve atılmayacağını,

Sayın TBMM Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Ak Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, Numan Kurtulmuş, İçişleri Başkanı Süleyman Soylu gibi siyasi duayenlerin ortak demeci : “Artık Türkiye’de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, millete hizmet siyasetiyle, yerli ve milli atılımıyla, ülkeye çağ atlatan icraatlarıyla destanlar yazan, birlik ve beraberlik içinde reformcu, kalkınmacı, kuşatıcı ve Tüm Türkiye’nin Partisi Ak Parti’nin 21. Kuruluş Yıldönümünü kutlayarak, nice Ak Partili yıllara” diyerek günün anlam ve önemine vurgu yaptılar.

Rabbim birlik ve beraberliğimize zeval vermesin. Geçtiğimiz süreçlerde, bir çok cephede samimiyetle mücadele eden ve genel itibariyle imkanlar dâhilinde başarılı olan, tabiri caizse enkaz devralan ve her alanda millet adına sessiz devrimler gerçekleştiren ve Türkiye’mizi güçlü, müreffeh ve bölgesel bir güç haline getiren bir iktidardan, liderden bahsediyoruz.

Vatandaş bazı konularda öz eleştiri yaptığı gibi, çözümü de yine Ak Parti Kurucu Başkanı olan ve Genel Başkanlığını ifa eden Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da ve Partisinde görüyor.. Vesselam. Hürmetle..

                                                                                              CENGİZ YILDIZ



SİYONİST İSRAİL ZULMÜ!

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 5 ay önce / 10.08.2022 08:53:32 | Görüntüleme : 929
Maalesef İsrail, her zamanki genişleme ve işgalci zihniyeti ile insanlığa zulmetmeye aralıksız devam ediyor. Rabbim şerlerinden muhafaza eylesin..

 

Yakın zamanda İsrail ordusu abluka altındaki Gazze şeridinin güneyindeki kente, pervasızca saldırıda bulundu ve İslami Cihat yöneticisi başta olmak üzere, genç yaşlı demeden öldürdüğünü açıklıyor ve dünya bunu seyrediyor maalesef.. İnsanlığın kıyımı, öldürülmesi, talanı, işgali seyrediliyor. Bu zulüm batılı ülkelerce alkışlanabiliyor. Bizlerin yapması gereken imkân dâhilinde, elimizle, olmadı dilimizle, yazılarımızla, sosyal medyamızla, hukuki zeminde tepkilerimizle,  O da olmadı ise kalbimizle bu haksızlığa ve katliama bir duruş sergilememiz gerekmez mi?

Maddi ve manevi mağdur ve mazlumun, haksızlığa uğrayanların yanında duranlara selam olsun!

Yine Zalim Siyonist zihniyete sahip İsrail ordusu ve yönetimi, şu birkaç günde yapmış oldukları zalimane saldırılar ile abluka altındaki Gazze’de ortalama 25'e yakın Filistinlinin katline, yüzlerce Filistinli kardeşimizin yaralanmasına sebebiyet vermişlerdir.

Her şeyden önce bir Müslüman olarak ve bir insan olarak bu tutumu şiddetle kınıyor ve telin ediyorum.  Rabbim mağdur ve mazlum coğrafyanın hamisi olsun ve bizleri de birlik ve beraberlik içerisinde dostumuzu dost düşmanımızı düşman bilecek kadar şuurlu,  basiretli, ferasetli eylesin..

İsrail Siyonist yöneticilerinin, seçime yönelik ellerini güçlendirmek adına yapmış oldukları bu tarz katliamlar, haksız girişimler, Allah'ın izniyle yanlarına kar kalmayacaktır. Mazlumun ahı hem dünyada hem öteki dünyada mutlaka ama mutlaka karşılığını bulacaktır.

Dünyaya bakıyoruz da her zamanki gibi, örneğin AB katliamı kınadığını ve herkesi itidale davet ettiklerini, Birleşmiş Milletler ise zaten zor durumda olan Gazze’deki koşulların bu şekilde daha da zor hale ve artık çekilemez duruma dönüşeceğini, Suudi Arabistan, BAE ise yine söz konusu saldırıyı kınadıklarını beyan edip duruyorlar.!

Şahsen ABD’nin, AB’nin batılı ülkelerin zihniyetini biliyoruz da, Ortadoğu İslam ülkelerinin kınama ve telin mesajlarından öte fiili bir duruş sergilemezlerse, Filistin’de bir karış toprak bırakmamak, bir tane dahi canlı bırakmamak adına, katliamlarını sürdürecek bir Zalim İsrail ve ortaklarını görmeye devam edeceğiz demektir.

Acilen bir an önce silkinip kendimize gelmemiz ve büyük bir güç haline dönüşmemiz şarttır. Aksi takdirde böl parçala yut, içerideki yumuşak karınlı, bedeni burada, aklı ve fikriyatı dışarıda, kirada olanlar yüzünden, yani gayri milli bakış açılı olanlar sebebiyle felaketler durmayacaktır.

Maddi ve manevi alınacak tedbirler bizden, zafer Allah’tan.  Bu vesile ile vatanları uğruna şehit düşen tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Kalın sağlıcakla..   09.08.2022

                                                                                                                             CENGİZ YILDIZ



NATO LİDERLER ZİRVESİ!

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 5 ay önce / 28.07.2022 10:02:26 | Görüntüleme : 1056
Merhabalar.. Yakın zamanda, zorlu bir diplomatik süreç yaşandı. Türkiye Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde, “Nereden nereye” geldiğini gösterir bir performansı gösterebilme ve sunabilme imkanını elde etti.

Peki ne yaptı Türkiye’miz?

Türkiye devleti, hem içi muhalefete, hem de milletlerarası alanda NATO Zirvesinden kazançlı çıktığını dosta düşmana kabul ettirdi. Tabi ki içerideki hiçbir şeyi beğenmeyen, istemezükçüler güruhu her zaman ki gibi mızıkçılık yapsalar da.. Türkiye hakikaten tarih yazdı desek yerinde olur..

Türkiye Zirveye gitmeden önce beklentisi ne idi? Netice de ne oldu? Sorularına cevabımız şöyle olur:

Hepimizin malumu ülkemizin yani Türkiye Cumhuriyeti’nin  İsveç ve Finlandiya’dan birkaç talebi vardı.. Bunları şöyle sıralayabiliriz;

Kesinlikli teröre yataklık yapan, onları koruyan, bürolar açan, tanıtımını yapan PYD/PKK/YPG/FETÖ gibi terör örgütlerine mesafe koyun ve onların her tür faaliyetini engelleyin,

Her iki ülke yani İsveç ve Finlandiya olarak ülkemize yönelik askeri savunma alanındaki ambargoların kaldırılması,

Bunları yerine getireceklerine dair yazılı bağlayıcı bir sözleşmeye imza atmaları..

Müthiş bir diplomatik atmosferden, süreçten sonra her iki ülkede bunları kabul ettiklerine dair yazılı bir mutabakat yani anlaşmaya vardıklarına dair bildirgeyi, tüm dünyaya canlı ekranda gösterdiler ve kabul ettiler..

Türkiye olarakta an itibariyle anlaşmanın bu şekilde kabulü ve şartların yerine getirilmesi halinde NATO’ya üyeliklerinin önündeki engeli kaldırmış oldu.

Tabi muhalefet kanatları boş durmuyor, “onlar yalan söylediler, uymayacaklar, şartları yerine getirmeyecekler, sizi aldatıyorlar vs.” gibi argümanlarla Sayın Cumhurbaşkanının ve ekibinin üzerine gidiyorlar..

Bu endişe; yine mutabakatta belirtilmiş ve giderilmiş olup, şartlar ve maddeler yerine getirilmez ise üyeliklerinin önünün açılmayacağı yönünde net ifadeler var.. Ki bu konuda Türkiye dâhil diğer iki ülkenin istihbaratı, güvenlik ekipleri, adalet birimleri ile birlikte çalışarak süreci yürütecekler. İleriki günlerde tavır ona göre belirlenecek..

#Türkiye olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm emeği geçenleri tebrik ediyorum. Tarih yazıldı desem yerinde olur.

Türkiye’nin derdinin tıkamak, engellemek vb. değil tam aksine “Terörle mücadele kapsamında NATO müttefiklerinin ortak noktada bir yerde buluşturmak” olduğunu hep beraber, hatta dünya bizimle beraber gördü.. Türkiye’nin ne kadar iyi niyetli ve sadece ülkesinin çıkarlarını, güvenliğini koruyup korumak adına refleks gösterdiğini..

Peki, bu iki ülke sözlerinde durmaz ise;

İşte o zamanda mutabakat gereği, sözleşme metnine sadık kalmadıkları ve şartları yerine getirmedikleri için, bizlerde yani Türkiye olarakta bunu Parlamentomuza göndermeyerek üyelik süreçlerini engellemiş oluruz.

Rabbim devletimize, milletimize zeval vermesin, birlik ve beraberliğimizi muhafaza eylesin. Hürmetle…    28.07.2022  

Bağımsız Denetçi/Mali Müşavir Cengiz YILDIZ

 



VARLIK BARIŞI VE PİYASALARA OLUMLU KATKISI..

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 6 ay önce / 06.07.2022 09:24:35 | Görüntüleme : 1158
Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu hafta, yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmiş olan, #yeni varlık Barışı düzenlemesi ile yurt içi ve yurt dışındaki varlıkların (altın, döviz, menkul kıymetler vs..) bildirimi ve beyanla kayıt içine alınmasına imkan tanıyan düzenleme hakkında sizlerle bildiklerimi paylaşmaya çalışacağım.

       Hepimizin malumu, 30 Haziran 2022 de sona eren “Varlık Barışı” Mecliste alınan kararla 31 Mart 2023’e ertelendi. Ülkemize, milletimize hayırlı olsun.

                Bu Varlık Barışının çok önemli olduğunu belirtmek istiyorum. Detaylı görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.

                İçerik olarak; Yurtdışı varlıkların 30 Eylül 2022 tarihine kadar yapılan bildirimlerde yüzde 1,  Aralık 2022 sonuna kadar bildirimlerin yapılması halinde yüzde 2,  Ocak ve 31 Mart 2023 arasındaki bildirimlerde ise % 3 vergi ödeneceği kararının alındığını görüyoruz. 

                Tabii ki Yurtdışından getirmiş olan varlıkların, banka ve aracı kurumlarda açılacak olan hesaplarda bir yıl tutulmasıyla,  bildirim esasına almış olan vergiler iade edileceği de düzenlemede var.

                Yine bu varlıkları ülkemize yani Türkiye’mize getirilebilmesi noktasında, vergi mükellefi veya Türk vatandaşı olma şartının olmadığı, uygulamada bu düzenlemeden herkesin faydalanabildiği,

                Söz konusu düzenlemede; Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, kayıtlarında yer almayan söz konusu varlıkları ve taşınmazları vergi dairesine beyan edecekleri değerler üzerinden de azami yukarıda arz ettiğim üzere, azami Yüzde 1 vergi ödeyerek kayıt altına almış olacakları, vergi barışı bildirim ve beyanları hareketlerinden dolayı,  vergi incelemesi ve vergi tarhiyatının yapılmayacağını bilmenizi isterim.

                Özellikle Meclis tatile girmeden önce böyle bir kararın alınması, kanaatimce çok yerinde bir düzenleme olduğu,

                Peki, bu Varlıkların Barışı ne demek oluyor? Nasıl oluyor? Sorusunu sorabilirsiniz.  Mali Müşavir uzmanlık alanıma istinaden şunu söyleyebilirim ki;  Sermaye şirketleri veya vatandaşlar ülkede kazanmış oldukları dövizleri, altınları,  paraları Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası araçlarını bir şekilde yurtdışına argo deyimle kaçırmışlar veya götürmüşler ise, Devlet Barış elini uzatıyor ve diyor ki gelin uzlaşalım, gelin barışalım, bu yurtdışına kaçırmış olduğumuz bize ait olan varlıkları getirin ve sizlerle sulh olalım. Bunları Kanuni bir hale dönüştürelim kayıt altına alalım diyor.

                Yukarıda izah etmiştim.  Düzenlemeyi somutlaştıracak ve pratikleştirecek olursak; yurtdışındaki altınını veya dövizini, 1 yıl boyunca bankada tutan şirket veya vatandaştan vergi alınmayacak, yani ödediği vergi kendisine geri iade edilecek.

                Neden varlıkların ülkemize getirmesi bu kadar önemli? Çünkü hakikaten bizim kendi varlığımız dediğimiz altınlarımızın, dövizimizin dışarıda olmasının bir anlamı yok, uluslararası alanda finansal anlamda bir bilgi paylaşımı söz konusu olduğunda, Büyük ihtimalle, bu konuda ülkemize; bu varlıkların yani büyük paraların, altınların, menkul kıymetlerin akışının yaşanacağını şimdiden söyleyebilirim. Buda Türk Lirasının itibarının yeniden şahlanması demektir. Hayırlı olsun..

                Özellikle muhalefet kanadında Türk ekonomisine yönelik katkı sağlayacak bu akışın, rahatsızlığını yaşayan bir takım siyasetçiler var. Gönül ister ki sevinsinler, insan ülkesinin menfaatlenmesini,  güçlenmesini istemez mi? Birileri istemiyor demek ki! Varsın ülkemizin hayrına yapılacak olan hususlarda onlar rahatsız olsunlar, ama biz de ülkemiz için milletimiz için yapılacak olan her bir hamle için, yatırım için sadece seviniriz ve buna vesile olanlara da teşekkür ederiz.

                Üretim başta olmak üzere, Yurtdışı ve yastık altı varlıklarımızın ekonomiye, kayıt altına alınmasıyla kazandırılması neticesinde; doların ateşinin düşeceğine, akaryakıt fiyatlarında pozitif anlamda bir düşüş yaşanacağına dolayısıyla;  mutfağa, piyasaya, ekonomiye pozitif yansıyacağına, Yüksek enflasyon denilen fiyat artışlarının düşmesine,  maliyetlerin minimize olacağına kalben inanıyorum.  Ülkemiz her zamankinden daha güçlüdür. Gün birlik ve beraberlik günüdür.

                Söz konusu #Türkiye ise gerisi teferruattır diyoruz. Hürmetle.. 05.07.2022

                                                                                                              Cengiz YILDIZ

                                                                                                              Bağımsız Denetçi / Mali Müşavir

 



SPEKÜLATİF DÖVİZ KURLARINA FREN! EKONOMİYE YANSIMALARI..

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 6 ay önce / 28.06.2022 11:05:53 | Görüntüleme : 1123

Başlıktan da anlaşıldığı üzere, mevcut hükümet, tüm samimiyetiyle tüm argümanları, imkânları kullanarak, küresel anlamdaki sıkıntılara ve bu sıkıntıların Türkiye'mize yönelik olumsuz yansımalarına karşı, elinden gelen tüm tedbirleri alarak, olanca hassasiyetle millet, ülke lehine isabetli kararlar almaya çalıştığını hep beraber görüyoruz.

                Yakın zamanda Bankacılık düzenleme ve Denetleme Kurulu BDDK  tarafından piyasaları rahatlatacak, Enflasyon ile mücadelede çok büyük bir ivme kazandıracak bir hamle gerçekleştirildi. Şöyle ki;  “Bağımsız denetime Tabi bir şirketin 15 milyon liradan fazla nakit döviz varlığı bulunması halinde bunun toplam aktiflerinin veya 1 yıllık satış gelirlerinin yüzde onunu aşması durumunda, ticari Türk Lirası Kredi alamayacağına” ilişkin bir karar alındı. Yansımaları aynı anda piyasalara yansıdı. Döviz ve altında sert düşüşler yaşandı…

                “KREDİ ÇEK, DÖVİZ AL” işinin bittiğini söyleyebiliriz. İyi niyetli olmayan girişimlerin, piyasaları manipüle edenlere karşı, kısmen de olsa, ama etkili olmak adına devreye girilmiş olması, millet adına sevindirici olmuştur.

                Peki, bu kararım iş dünyasındaki tepkisi ne oldu? Derseniz.. Çok pozitif ve olumlu karşılandığını net söyleyebilirim.

                Çünkü, söz konusu karar ile beraber, enflasyondaki kura bağlı maliyet artışları ve bunlardan kaynaklanan Yükselişin engellenmiş olduğu ve müdahalenin yerinde olduğu ve ekonomideki olumlu yöndeki istikrarlı gidişata katkı sunacağını tüm iş dünyası, uzmanların dillendirdiğini hep beraber gördük ve daha da göreceğiz inşallah..

                Yine BDDK'nın almış olduğu bu karar; dövizdeki arz-talep dengesi Türk lirası itibarını düzeltilmesi anlamına gelmektedir. İnanıyorum ki; çok daha makbul ve kabul görebilir bir seviyeye düşecektir. 

                Bu karar, bu düzenleme yukarıda arz edilen kapsamdaki şirketlerin Türk Lirası kredilerine erişimini kısıtlamaktadır. Nedeni dövizin spekülatif amaçlı ve amacının dışında kullanımının engellenmesi adına.. İstisnaları kapsamı dikkate alındığında da bu tarz şirketlerin sınırlı olduğu, çok büyük şirketler olduğunun da bilinmesinde fayda vardır. 

                Piyasa ekonomisinin normal işleyişine müdahale gibi bir durumun olmadığını da hepimiz biliyoruz. 

                Firmaların üretime ve yatırıma yönelik fonlama ihtiyaçlarının ön planda tutulması gerektiği bir gerçek.. 

                Bilmemiz gerekiyor ki; DÖVİZ asla bir yatırım aracı olarak görülmemesi gerekmektedir. Döviz  yükümlülükleri yerine getirmek Ve tabii ki bu süreçte kaynakların yatırıma, üretime, istihdama, ihracata ve dolayısıyla büyümeye katkıda bulunmak adına aktarılmasının daha önemli olduğu görüşünü savunanlardan olduğumu belirtmek isterim. 

                Bu Karar;  Sayın BDDK Başkanının ifadesiyle “Dövizin gerçekten ihtiyaç olan alanlarda kullanılmasına ve enflasyonun kontrol altına alınmasına da olumlu katkı sağlayacak” tespiti ve görüşü ile yapıldığını görüyoruz. 

                Rabbim, ülkemiz, milletimiz adına isabetli kararlar almayı, sıkıntılı süreçlerden, birlik ve beraberlik ruhuyla kurtulmayı ve tabiki MİLLİ BAĞIMSIZLIK yolunda, kendi ayakları üzerinde duran, Allah’tan başka kimseye muhtaç olmayan, üretimi, yatırımı, istihdamı, ihracatı, büyümeyi önceleyen, milletin refahını, ülkesinin geleceğini, çıkarlarını düşünen, bu uğurda mesai gözetmeksizin çalışan samimi kadroları başımızdan eksik etmesin.           

                Kalın sağlıcakla, hürmetle..                         28.06.2022

                                                                                                                             Cengiz YILDIZ

                                                                                                                             Bağımsız Denetçi/ Mali Müşavir

 



MEYVE SEBZE FİYATLARI, AKARYAKIT VE GÜNDEM!

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 6 ay önce / 18.06.2022 10:14:04 | Görüntüleme : 1189
MEYVE SEBZE FİYATLARI, AKARYAKIT VE GÜNDEM!
Haftamızın, ömrümüzün hayırlı, huzurlu, sağlıklı ve kardeşçe geçmesini dileyerek yazıma başlamak istiyorum.

Hayat, çok hızlı geçiyor. Özellikle son yıllar hakikaten stres artırıcı, zaman zaman kırıcı söylemlerle hayatı çekilmez hale getirici bir hale getiren bir sürece dönüştü..

Her ne olursa olsun, bizim inancımız, medeniyetimiz;  şefkat, merhamet ve sabır medeniyetidir.

Zorluklara, sıkıntılara, stresle geçen her imtihana göğüs germeyi imanın bir gereği gören muhteşem bir inanca sahip bir milletiz çok şükür.

Gelelim gündemlerimize..

Hani meyve sebzelerin zamanı olmadığı halde yenilmeye, içilmeye çalışıldığı mevsimlerdeki fiyatlara.. O uçuk, haddini aşan anlamsız fiyatlandırmalara..!

Salatalığın 30-40 TL olduğu ve satılmaya çalışıldığı, fırsatçılığın tavan yaptığı günlerden, an itibariyle 1,5 -2 TB’lara düştüğü günlere.. Ve benzeri çok örnek verebilirim. Biber, domates, Patates….

Demek ki neymiş.. Büyüklerimizin dediği gibi her şeyi zamanında ve kıvamında tüketeceksin. Aksi halde hem cebine, hem parana yazık edersin..

Bu esnada üreticiyi koruyan, tarladan tüketiciye alımlar, zincir marketlerin keyfi ortak fiyat oluşturma gibi uygulamaların sona erdirileceği  “Hal Yasası” vb. Tarım politikalarında, hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyan, destekleyen yasal düzenleme her an yürürlüğe girebilir..

YENİ GÖSTERGE İLE BERABER MAAŞLARIN ZAMLANMASI

Evet, başlıktan anladığımız gibi öteden beri beklenen yaklaşık 5,5 milyon kamu görevlisinin, memurunun beklediği 3600 ek gösterge düzenlemesinde detaylar açıklandı.  Bu düzenleme ile beraber, emekli aylıkları hem artacak hem de emekli ikramiyeleri ortalama 50.000 TL civarında bir artışa sahip olacak. Hayırlı olsun. İlgili olanlara yönelik detay açıklamalar, gazetelerde, TV’lerde çok açık açıklandı. Sayın Cumhurbaşkanımıza ve yetkililere teşekkürlerimizi sunuyoruz.

BAĞKUR- SGK VE ÇALIŞANLARLA ALAKALI ÇALIŞMALAR

Sayın Cumhurbaşkanımız, özellikle 2022 yılı ilk 5 ayındaki ortalama Enflasyonu, alım gücünü dikkate alarak “en düşük ve en yüksek maaş zamları” hususunda ip uçlarını verdi. Teknik olarak ta yaklaşık % 36  ve üstü  bir artışın olacağı şimdiden netleşti gibi. Hayırlı olsun.

AKARYAKIT FİYATLARI..

Yakın zamanda Parti grubunda konuşan Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında; “Yakıt fiyatlarının sadece Türkiye'yi değil tüm dünyayı etkilediğini belirterek "Pompa fiyatlarında ortaya çıkan rakamlar gerçekten rahatsız edici düzeydedir. Petrol tüketiminin çok büyük bölümünü ithalat ile karşılayan bir ülke olarak hem ham petrol fiyatlarındaki yükselişten hem de kurdaki artıştan anında etkileniyoruz" ifadelerini kullanmıştı.

Konuşmasının devamında "Ham petrol fiyatlarındaki artıştan maalesef etkileniyoruz. Dünyanın yaşadığı bu sıkıntının geçmesini sabırla bekleyeceğiz" dedi.

ÇİFTÇİLERE YÖNELİK:

"Çiftçilerimizin tohum, mazot, gübre gibi girdilerindeki artışının farkında olunduğunu, bunun için alım fiyatlarını yüksek tutmaktan, prim ve destekleme rakamlarını artırmaya kadar pek çok önlem alındığını ve dünyanın ciddi bir gıda krizi ile yüz yüze olduğu şu dönemde, üretimin artarak sürmesinin en başta gelen önceliği olduğunu” altını çizerek belirtti.

Enerjideki dışa bağımlılığımızı azaltmak içinde yoğun çaba içinde olunduğunu ve  Karadeniz 'de keşfedilen 540 milyar metreküplük doğal gazın, bir an önce milli sisteme bağlanması için gece gündüz çalışıldığını belirtti. Ki bu samimi ifadeler, hakikaten gayretlerle beraber sürecin en verimli ve doğru şekilde yürütülmesi adına bizleri sevindirdiğini belirtmek isterim.

Pazartesi günü Filyos'da Karadeniz gazının, denize ilk boru indirme ve kaynak törenini izledik. Göğsümüz kabardı ve milletçe çok sevindik.

Petrol fiyatlarındaki aşırı yükselmeye bağlı olarak, pompa fiyatlarında ortaya çıkan rakamların gerçekten rahatsız edici düzeyde olduğu, petrol tüketiminin çok büyük bölümünü ithalat ile karşılayan bir ülke olarak, hem ham petrol fiyatlarındaki yükselişten, hem de kurdaki artıştan anında etkilenildiğini, bu durumun Petrol fiyatlarının katlanarak artan bu seviyesinin sadece bizim değil, hiçbir ülke bakımından sürdürülebilir olmadığını belirtti.  

Rabbim milletimize, milletimize zeval vermesin.

Bu imtihanları, sancılı süreçleri alınan tedbirlerle birlik ve beraberlik içerisinde, hep beraber atlatacağız. Az sabır..  Hürmetle.. 18.06.2022

Not:  #YKS2022 Üniversite sınavlarına girecek gençlerimize üstün başarılar diliyorum. #GENÇLERGELECEĞİMİZ



İSRAFIN SONU İFLASTIR! PEKİ NE YAPMALI? TEDBİRLERİMİZ..

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 7 ay önce / 07.06.2022 14:10:49 | Görüntüleme : 1029


Dünya her konuda, maddi ve manevi anlamda sıkıntılar yaşıyor ve yaşamaya devam ediyor..

Küresel anlamda konuşulan konuların başında “Gıda krizi”

“Gıda Krizi” maalesef dünyadaki gücü bir şekilde elinde tutan zenginlerin, baronların, doymak bitmez tatminsizlikleri, adil olmayan duruşları, hep bana Rab bana anlayışları, fakiri fukarayı, daha da ezme politikaları, mağdur ve mazlumların ahını duymama psikolojisi, vurdumduymazlığı..

Durduk yerde, tamamen nefsi ve toprak genişletme, gücüne güç katma arayışına, yakın zamanda Rusya-Ukrayna Savaşının katılması,  zaten Pandeminin üretim ve tedarik zincirlerini kopararak verdiği zarara daha da bir zarar kattığı hepimizin malumu..

Brent Petrol 2020 yılının ortalarında piyasalardaki varil fiyatı 35-40 dolar iken, an itibariyle üzülerek belirtmeliyim ki; 120 Doları bulmuş vaziyette… Akaryakıt fiyatlarına olan etkisi çok açık..

Nedenlerini yukarıda kısmen anlatmış olsam da, daha detaylı izahat edecek olursam; Enerji kaynaklarında yani akaryakıtta vs. dışı bağımlı olan ülkeler ve bu enerjiyi temin ettiğimiz mesela Rusya gibi akaryakıtın çoğunu üreten ve ihraç eden bir ülkenin, bu fiyatlara içinde bulunduğu savaş yüzünden yeterince müdahil olmaması, ben duygusuyla hareket etmesi ve diğer petrol üreticilerinin keyfi fiyat artışlarının sebebiyet verdiğini açıkça görüyoruz.

Peki, ne yapmalıyız?

Topraklarımızda mutlaka ama mutlaka “Ekim” yapmamız, bunların hem devlet hem de millet olarak teşviklerden bilinçli şekilde faydalanmamız ve bu bakış açısını sahiplenmemiz gerekiyor. Yerli ve Milli olan her imkânı, ülkemizin geleceğine yönelik değerlendirmemiz elzemdir.

Gıda ithalatının bir şekilde örneğin Rusya-Ukrayna savaşı vb. bizim dışımızda gelişen olumsuzluklardan dolayı aksaması durumuna mukabil, bunu ülkemize bir tehdit olarak kullanılmasını önlemek adına, tarımda stratejilerde Milli ve teşvik edici Üretimi daha da artırmamız ve üreticimizi koruyup kollamamız gerekiyor.  Hali hazırda mevcut iktidar tüm devlet imkânlarını kullanarak, çiftçisini, esnafını, memurunu ve tüm sektörleri, insanımızı, küresel sıkıntılardan kaynaklı gıda krizi, neticesindeki fiyat artışları, hayat pahalılığından en az sıyrıklarla kurtarmak ve enflasyona ezdirmemek adına olağanüstü bir çaba gösterdiğini hep beraber müşahede ediyoruz.

Örneğin dün itibariyle çiftçinin, üreticinin rahatlatılmasına yönelik; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) buğday alım fiyatını ton başına 7 bin 50 lira olarak açıklaması oldukça sevindirici bir gelişme ve üreticinin yüzünü güldüren müthiş katkılardan bir tanesi..

Bizler de millet olarak; ürünlerimizin tarladan sofraya gelirken oluşma ihtimali yüksek israfın önlenmesi, ihtiyaca göre alışverişlerin yapılması, “Sıfır Atık” projelerine uygun yani kullanılmayan gıdalardan mütevellid “Gıda İsrafının” önüne geçilmesi çabalarına destek çıkmamız gerekmektedir.

Türkiye olarak maalesef her yıl 8 milyon tona yakın gıda israfı yapıldığı ve kişi başına ortalama 93 kg gıdanın, yiyeceğin çöpe atıldığını 2021 BM Gıda İsrafı Raporundan görebiliyoruz. Lütfen herkes üzerine düşen insani, vicdani sorumluluğunu yerine getirsin diyorum.

Türkiye’mizdeki GIDA İSRAFININ maliyeti korkunç! Yıllık 4 Milyar Euro..

Netice olarak; İSRAFIN sadece Gıdada olmadığını, elektrik, su, zaman, bilgi, yetişmiş elemanlar, insan kaynakları… Velhasıl her alanda İSRAFA HEP BERABER DUR! DİYELİM. Bilelim ki; Yüce Rabbimiz Kur’an da şöyle buyuruyor:

"Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (Â'raf Sûresi, 31)" 

                                                                       BD/Mali Müşavir Cengiz YILDIZ

 

 



TÜRKİYE'NİN, İSVEÇ VE FİNLANDİYA’NIN NATO’YA ÜYELİK BAŞVURULARINA YÖNELİK DURUŞU!

Yazar : Cengiz Yıldız | Tarih : 1 yıl, 7 ay önce / 24.05.2022 12:04:19 | Görüntüleme : 1236
Öncelikle merhabalar.. Haftamızın hayırlı, bereketli, sağlıklı olması temennisi ile yazıma başlamak istiyorum.

Yazımın içeriği; teröre destek veren, onları koruyup kollayan ülkelerin (İsveç ve Finlandiya) NATO'ya katılmasına izin verilmemesi konusundaki Türkiye'mizin haklı duruşu hakkında olacaktır.

 

            Ülkemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve değerli yöneticilerinin dik duruşuyla, İsveç ve Finlandiya gibi teröristlere,  PKK'ya, Fetö ye vb.  terör odaklarına ve onları her yönden sahiplenmelerinden ötürü üyelik müracaatlarını yapmalarına rağmen, ülkemizin haklı kaygıları yüzünden “veto” hakkını kullanmakta ısrarcı olduğunu hep beraber bizimle beraber tüm dünya görüyor, zira Türkiye artık eski Türkiye değil!

            Peki, Sayın Cumhurbaşkanımız “Teröre destek veren ülkelerin NATO'ya katılmasına İzin vermeyeceğiz” derken haklılık payı nedir?

             İktidarı ve muhalefeti ile ülkemizin ali menfaatlerine yönelik, bu dirayetli ve haklı duruşundan dolayı tebrik ve takdir edilecek Yerli ve Milli bir duruş olduğunu belirterek, ülkemizi temsil makamında olan Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında durmaları, birlik ve beraberliğimizi tescil etmek, düşmana korku, dosta güven vermek açısından çok yerinde olacağını ifade etmek istiyorum.  

            An itibariyle, gündem konusu teröre payandalık yapan iki ülke ve NATO’ya üyelikleri konusunda ABD’nin tavrı nedir? Diye sorarsanız, cevaben: ABD Başkanı Biden ve NATO Genel Sekreterliği, iki ülkenin Haziran ayında gerçekleşecek Madrid Zirvesinde kesinlikle NATO ittifakına üye olacaklarını ve bunda kararlı olduklarını gözlemleyebiliyoruz. 

Neler olabileceği ya da neler yapılabilir üzerinde değerlendirmelerimize devam edelim.

-           Türkiye’miz kesinlikle İsveç ve Finlandiya gibi ülkelerin teröre yataklık yaptıklarından dolayı, söz konusu bürolarını kapatmadıkları, talep edilen teröristleri iade etmedikleri sürece asla üyeliklerinin açılmasına yönelik bir adım atmayacaktır. 

-           Bence diplomatik girişimler hız kazanacak ve Türkiye kırmızı çizgilerinden taviz vermeden, güvenlik kaygılarının giderilmesini taleple, Veto hakkını, kozunu kullanmaya devam edecektir.

-           Geçmiş yıllarda aday ülkelerin ilerlemeleri, aşama kaydetmeleri için mutlaka ama mutlaka diğer tüm aday ülkelere yapıldığı gibi, şeffaf şekilde bir “ÜYELİK EYLEM PLANI” hazırlanması, ittifaka üye olabilmesi için mutlaka yakından takip edilmesi,

-           Türkiye’nin haklı, hukuki, adilane taleplerinin yerine getirilmesinin şart olduğu,

-           Hatta tüm üye ülkelerin istisnasız mutabakat sağlanmasından sonra üyelik başvurusunun olabileceği,

Özetle; Nasıl ki ülkemize zamanında İlerleme raporları doğrultusunda “Üyelik Eylem Planı” na uygun süreç yürütüldü ise, şımarıkça, ülkemizin hakkını, taleplerini göz ardı eden İsveç ve Finlandiya ülkeleri için de aynı sürecin yürütülmesi gerektiğini, bizler de hem fikiriz. Görebildiğim kadarıyla; Cumhurbaşkanımızın da, devlet aklının da tavizsiz kırmızı çizgisi olduğu görüş ve kanaatinde olduğumu belirtmek isterim.

Bu konuda asla, ama asla taviz verilmeden akılcı, ince bir diplomasi sanatıyla sürecin yürütülmesi ve ülkemizin menfaatlerinin korunması konusunda, mevcut hükümetin izlediği politikanın, stratejinin yerinde olduğunu, muhalefetin de hakeza söz konusu “TÜRKİYE” olunca, siyaset üstü bir duruş sergilemesi gerektiğini hatırlatır, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlarım.  24.05.2022

                                  Cengiz YILDIZ