Günlük | : | 83 |
Haftalık | : | 849 |
Aylık | : | 4975 |
Toplam | : | 384048 |
Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle “Gece yarısı gerçekleştirilen bu eylem kesinlikle art niyetli bir girişimdir, İfade özgürlüğü değildir.” Bu değerlendirmeye bu memleketin bir evladı, vatandaşı olarak, tarihi darbeler, ihtilaller, muhtıralarla dolu bir Türkiye’de artık böyle demokrasiye, özgürlüğe, milletin, vatanın geleceğine KARA BİR LEKE OLARAK GEÇECEK özürlü yaklaşımlarla tevessül edilmemesi yönünden aynen katılıyorum.
Birileri çıkmış diyor ki; ifade özgürlüğüdür. İfade özgürlüğü; milletin iradesiyle, seçilen yönetimi darbeyle tehdit etmek değildir. Bu tarz imalı, iyi niyetli olmayan yaklaşımları, geçmişte çok gördük ve inanın çok zararını gördük. Buna izin vermeyecek bir “ÇELİK GİBİ BİR MİLLİ İRADE” olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Nitekim Türkiye’nin dört bir yanından aziz milletimiz; STK, üniversite, kurum ve kuruluşlarıyla, vatandaşıyla ve devletin en tepesinden tutunda her seviyede gerekli cevabı, duruşu tepkiyi göstermiştir ve göstermeye devam etmektedir.
Yine birileri çıkmış muhalefet yapayım derken, millete saygısızlık yaptığını göremeyen güruhlar “Montrö antlaşmasından asla vazgeçilemeyeceğini vs..” benzer cümleler kuruyorlar. Montrö ülkemize elbette ki kazanımlar sağlamıştır. Bir antlaşmadır ve Tabiki bu antlaşmalara hukuki açıdan bağlılık devam etmektedir. Peki; yarın Türkiye’mizin geleceğine, gelişmesine yeterli gelmemesi halinde, kendi çıkarlarımızı korumak adına bazı maddelerde uygun görülmemesi halinde ne yapacağız. Kuru kuruya devam mı edeceğiz? Elbette ki hayır! Yanlış, eksik ve bizi taşımıyorsa gerekeni devletin büyükleri hukuki sınırlar içerisinde yapacaktır ve yapmaları gerekmektedir.
Haddini aşan, milli iradeye saygısızlık olarak gördüğüm bu “Darbe imalı Bildiri” bu aziz milletin gözünde ve gönlünde bir “Hiç” yani yok hükmündedir.
Yerli ve milli yatırımlara, Kanal İstanbul gibi muhteşem bir yatırıma, bizlere bu projenin tamamlanmasıyla beraber, kendini amorti edecek bir gelir, ekonomiye kazandıracakları, yıllık ortalama 1 milyar dolar getirisi, İstanbul’dan geçen yılda 43 bin gemi sayısının 85-86 bin sayısına varacağı, her şeyden öte bizim projemiz, bizim yatırım hamlemizle “DOSTA GÜVEN VE DÜŞMANA, BİZİ ÇEKEMEYENLERE KORKU SALACAK” bu projeyle #İSTANBUL şehrimize yepyeni bir STRATEJİK ÖNEM atfettirecektir.
Son olarak şunu ifade etmek isterim ki; Türkiye artık eski Türkiye değil. Birileri bu tarz anlamsız bildirilerle, devlete, millete parmak sallayarak bir yerlere varamayacaklarını bileceklerdir. Nitekim devletin yetkili savcıları, yargısı gereğini yapmış ve “Soruşturma” başlatmıştır. Detay gelişmeleri ileriki günlerde hep beraber göreceğiz.
Muhalefetten beklentimiz; böyle zamanlarda hep beraber siyasi kazançlar devşirelim derken, evdeki bulgurdan olmamaları, saflarını her daim milletten yana göstermeleridir. Milletin ve devletin bekasına yönelik net tehdit kokan bu tarz girişimcilere ortak bir duruş göstermeleridir vesselam..
Hürmet ve muhabbetle… 06.04.2021
Başta ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirecek çalışmaların, beklentilerin en iyi şekilde karşılanabileceği bir gayretin ve neticenin olmasını temenni ediyorum.
Ak Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öteden beri önemle altını çizdiği 2023-2053-2071 hedef ve hayallerini yerine getirebilmek adına, sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik ve askeri her cephede koşturduğunu hep beraber gördük ve görüyoruz.
2023 hedefi aynı zamanda Cumhuriyet’in 100. Yılı ve şahsımın da ısrarla talep ettiği, çıktığım her programda, yazdığım birçok yazıda kaleme aldığım “SİVİL ANAYASA” konusu ve beklentisi inanın tavan yapmış durumda. Hem de toplumun her kesiminde..
İzlenimlerim;
MKYK sayısının 50’den 75’e yükseltilmesi, “yedeklerin de asıl gibi çalışacağı” ifadesini önemsiyorum.
Yönetim kadrolarının hemen hemen hepsinde ehliyetin, liyakatin ve tecrübenin olduğunu gördüm 70-80 yıllık süreçte maalesef yerinde sayan, üretimden uzak bir yönetim anlayışının yerine Üreten, Katma Değer Sağlayan, Bağımsız Dış Politikadan Asla Ödün Vermeyen, Devleti Milletin Emrine Veren, Hem Sahada Hem Masada Aldığı Kararlarla “Türkiye” Devletini Olması Gereken Konuma Getiren, Sağlık Sektöründe Muhteşem Başarılara İmza Atan, Yerli Ve Milli Savunma Sanayinde Devrim Yapan Bir Türkiye Seviyesine Gelindiğini, Soyut İfadelerle Değil Somut Ve Delillerle, Sahada Ve Her Yerde Gösteren İspat Eden Bir Ülke..
Yoldan geçen her iki kişiden birinin oy verdiği ve benimsediği bir parti haline gelen Milletin Partisi..
Yine devamla Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Ak Parti Genel Başkanı olarak “GÜVEN VE İSTİKRAR” için mutlaka 2023 eşiğinin aşılması ve 2053 gibi bir hedefi de göstermesi vurgusunu kayda değer bir yol haritası olarak gördüm..
Ak partinin “Hakim bir Parti” yani uzun soluklu ve yaptıklarının yapacaklarının bir göstergesi olması açısından tekrar iktidara gelmesi gerektiği,
Avrupa Birliği vb. ülkeler gibi yaşlı bir nüfustan çok genç, dinamik ve üreten bir nüfusa sahip olunması yönünden, nüfus artışına vurgu yapması,
Özellikle Merkezi Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyelerinin toplumun her kesiminden, her görüşünden olmasını çok beğendim ve takdir ettim doğrusu.. Zengin ve kaliteli bir kadro…
Her görüşten olanları YÖNETİME dahil etmiş. Mesela; Milli görüşten, İyi Parti’den, Nizamı Alem ocaklarından, Ülkü ocaklarından, Alevi kanaat öncülerinden, ayrıca emeği geçmiş bir şekilde incinmiş, kırılmış sahanın tozunu yutmuş, bir tarafta yedekte bekleyenlerinde dahil edildiğini gördüm..
Gelecek nesillere tecrübeli olanlarla bir karma oluşturulmuş… Takdire şayan..
Sayın Cumhurbaşkanımızın Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla 2023 seçimlerini her zaman olduğu gibi önemsediğini ve tedbiri elden bırakmadan, işi bilenlerle birlikte müthiş bir sürece girildiğini görüyoruz. Görüşüm; kadroları çok beğendim. Tebrik ediyor ve başarılar diliyorum.
Tecrübe ve gençlik iksiri beraberce yönetimde.. Her halde 19 yıllık başarı hikayesi burada saklı gibi.. 2023’e götürecek kadrolar teşekkül ettirildi. Artık sahalara inip, aziz milletin dertlerini dinleyip, çözümler üretip gereğini yapmak vaktidir.
İnanın yapılacak işler, kalan 2 yıllık zaman zarfından çok fazla.
Haydi, iş başına… Kalın sağlıcakla… 29.03.2021 Cengiz YILDIZ
Son yarım asrın, hem masada hem de sahada kritik en önemli merhaleleri yaşandığına şahitlik yapıyoruz.
Devletimizin, yetkililerimizin havada, karada, denizde sürdürdükleri kararlılıkla ve tabii ki diplomasi alanındaki zorlu Mücadele'nin şahsım ve milletine, askerine, polisine, devletine güvenenler olarak, zaferle neticeleneceğine inananlardanım.
Yakın zamanda #Gara 'da 13 şehitlerimizin acısı devam etmektedir maalesef. Tüm vatanı ve değerleri için gerektiğinde canını veren tüm yiğitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Güvenlik kuvvetlerimizin, devletimizin yöneticilerinin samimiyetle öteden beri her tür legal yöntemi kullanarak, rehin alınmış vatandaşlarımızı kurtarmak adına girişimlerini, kalleşçe, acımasızca yok sayarak, işkenceye tabi tutarak katleden PKK başta olmak üzere, destekçisi siyasi partiyi ve söylemleriyle dolaylı dolaysız tüm siyasi partileri vb. şiddetle kınıyorum.
İç politikada muhalefetin, devlet aklının ve Türkiye'mizin geleceğine yönelik verilen yapılan doğru hamlelerin yanında durmayışı maalesef bizleri ayrıca üzmektedir.
Böyle zamanlarda siyaset üstü milli bir refleksle her halükarda devletin yanında durulması gerekirken… Üslubun, söylemlerin terör odaklarının diliyle olması, onların ağzından konuşulması biz Türkiye Cumhuriyeti’nin, gönül coğrafyasının evlatlarını hakikaten çok üzmekte, kırmakta ve incitmektedir.
Zira bu bir milli meseledir, bir Beka meselesidir.
Tabii ki toplumun geneline baktığımızda terörle mücadele konusunda bir birlik ve dayanışma ruhunun görülmesi, içeride ve dışarıda her daim tetikte bekleyen şer odaklarının işini zorlaştıracağına ve kalplerine bir korku gireceğinden hiç şüpheniz olmasın.
Batı dünyasından, ABD’den zaten ciddi bir tepki gelmiyor ve biz buna haliyle şaşırıyoruz, aslında pek şaşırmıyoruz ama! Çünkü onlar uzun yıllar terör örgütlerini besleyip büyüten, kollayan, himaye eden aynı çevreler olduğunu hepimiz biliyoruz. Etrafımızda çöreklenen yüzümüze gelince gülücükler dağıtan, Rusya, İran'ı, Birleşmiş Arap Emirlikleri, Avrupası, ABD’si ve sair… Yani karşımızdaki şer cephesi, hem bölgesel hem de küresel ölçekte Türkiye düşmanlığını her zeminde dillendirmeye, fitne fesatlarını maalesef devam etmektedirler..
Türkiye son yıllarda istihbaratta ve güvenlik anlamında çok büyük başarılara imza atmıştır. Tabiri caizse ölümcül terör örgütlerinin belini kırmıştır. Artık rahat eylem yapamaz hale gelmişlerdir. Zaten bunu yapamadıkları içindir ki; bu tarz gayri insani, zalimane, insanlık dışı hal ve hareketlerde bulunmaya devam etmektedirler.
Türkiye Devleti takdire şayan şanlı Güvenlik güçleri marifetiyle terör örgütlerin içerisindeki elebaşlarını, beyin adamları ele geçirerek ya hukuki anlamda cezalandırılarak ya da operasyonlarda öldürülmektedirler.
Hülasa; Türkiye'nin maruz kaldığı muameleler kirli bir savaşın ta kendisidir. Zira bu bölgede Sadece PKK terör örgütü değil, deaş, fetö vb.. birçok terör örgütleri de bir yerlerden beslenerek, bir yerlerden lojistik destek alarak sevk ve idare olunmaktadırlar.
Türkiye Devleti mevcut yönetimi ile göstermiş olduğu askeri başarısını, mücadelesini sahada sağladığı gibi, inanıyorum ki; siyasi ve diplomatik başarılarıyla pekiştirerek, dişe diş mücadele ederek, hak ve hukuk çerçevesinde, aziz milletimizden aldığı maddi manevi destekle tüm problemleri kökünden çözebileceğine olan inancım tamdır. Hürmet ve dua ile.. 24.02.2021
#DurmakYok YolaDevam
Cengiz YILDIZ
Yıllardır dillendirilen ve mevcut iktidar tarafından sivilleştirilmeye çalışılan 1982 Anayasa’sının zaman zaman tadil edilerek, sağı solu düzeltilerek yola devam edildiğini hepimiz biliyoruz.
Fakat yeterli değil ve artık mutlaka üstüne “darbe ruhu sinmiş anayasanın” değişmesi olmazsa olmazdır.
1982 Anayasası; bu anayasayı biliyoruz ki maalesef “Darbe ruhu” işlenmiş ve sinmiş vaziyetteki halinin tüm siyasi partilerin, üniversitelerin, STK’ların, odaların, kurum ve kuruluşların, Tabiki aziz milletimizin onayı alınarak değiştirilmesi artık şart olmuştur.
1982 Anayasasını, o zamanın 12 Eylül 1980 darbesini, ihtilalini gerçekleştiren askeri cuntanın hazırlattığını hepimiz biliyoruz.
Millet, 27 Mayıs 1960 darbesinin mahsulü 1961 Anayasasından kurtulmak isterken, maalesef başka bir darbenin mahsulü 1982 Anayasasına takılmıştır.
1982 Anayasası ile alakalı o günden sonra bir takım değişiklikler olmuştur. Örneğin; Merhum ANAP Genel Başkanı Turgut Özal 1987 tarihinde ilk değişikliği yapmıştır. Sonra ki yıllarda 20 küsur değişiklik daha olmuş, en son değişiklikte 10 Aralık 2016 tarihinde gerçekleşmiştir.
Bizim ufkumuz, hedefimiz, vizyonumuz 2023, 2053, 2071 ise; o büyük hedeflere ulaşmak adına mutlaka ama mutlaka artık tabiri caizse, ahı gitmiş vahı kalmış, gücünü yitirmiş Anayasa yerine; milletin, büyük Türkiye’min özgül ağırlığını kaldırabilecek, GELECEĞİMİZİ DAHA DA GÜÇLÜ İNŞA EDECEK, YEPYENİ SİVİL BİR ANAYASAYA İHTİYACI VARDIR.
Şunu bilmeliyiz ki; ANAYASA ÇALIŞMALARI partiler üstü, gündelik kısır politik çekişmelerin malzemesi değil, DEVLET VE İSTİKBAL MESELESİDİR.
İnanıyorum ki; yakın zamanda samimiyetle masalar kurulacak, uzmanlardan müteşekkil heyetler, her kesimden katkı sağlayacaklar, TÜRKİYE lehine olacak SİVİL BİR ANAYASA çalışmasını başlatacaklardır. Ne zaman mı biter? Diye soruyorsanız en geç 6-7 ayda şekillenir diye düşünüyorum.
Özetle; 2023 seçimlerine eğer ortak bir anlaşma sağlanamazsa mutlaka bir REFERANDUM olur. Halkımızın hakemliğine başvurulur. Sandığa gidilir. Halk kararını verir.
SİVİL ANAYASAMIZIN; teferruatta boğulmuş, sıkıcı, ne dediği anlaşılmaz değil, tam aksine kısa, öz ve ne demek istediği her seviyede rahatlıkla anlaşılabilir olması bir vatandaş olarak talebimizdir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’IN;
"Tüm fikir ve aksiyon insanlarımıza çağrıda bulunuyorum. Gelin hep birlikte yeni anayasa konusundaki tekliflerimizi hazırlayıp tartışmaya başlayalım. Milletimizin önüne en kapsayıcı metni koyalım. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını darbe anayasasıyla değil, bu ülkeye ve milletimize yakışan yeni sivil bir anayasa ile karşılayalım" çağrısını, teklifini yerinde buluyorum.
Her şeyin, çalışmanın hak adına halkın menfaatine uygun olması dua ve temennisiyle şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Selam ve Dua ile..
BD/SMMM Cengiz YILDIZ
“Altınözü’ndeki hemen hemen her ev kendi zeytinyağını yapıyor. Bölgede zeytinyağıyla yapılan yemeklerin tadı ise olağanüstüdür...
Bereketli Hilal Bölgesi denilen yukarı Mezopotamya ve Doğu Akdeniz bölgesi, yabani zeytin ağacının ilk kez ehlileştirildiği yer olarak kabul edilmektedir. Bu bölgenin en kadim yerleşim merkezlerinden biri de Antakya ve ilçeleridir. Adı gibi bereketi çağrıştıran Altınözü ilçesinin iklimi ve toprağı zeytin yetiştiriciliğine çok uygun. Bu yüzden Suriye sınırına kadar uzanan uçsuz bucaksız topraklarının çoğu zeytin ağaçlarıyla kaplı. Bir zeytin denizi gibi.
Altınözü çevresinde milattan önceki tarihlere kadar uzanan zeytin işlikleri var.
Çoğu kez atların çektiği zeytin patozları çok eski bir zeytinyağı çıkarma yöntemi olarak hâlâ bazı köylerde kullanılıyor. Hemen hemen her ev kendi zeytinyağını kendi yapar. Oldukça yoğun meyve aromasına sahip olan zeytinyağı, tüm geleneksek yemeklerde sıcak ya da soğuk olarak tüketilir.
Bu bölgede celep aşı, savrani, karamani, kalembezi, haşebi, topak gibi pek çok zeytin çeşidi yetişiyor.
Benim yemeye doyamadığım ve çerez gibi tükettiğim halhalı zeytininin çekirdeği ise minicik ama bol etli. Zeytin çekirdeğine hiç yapışmadan kolayca ayrılıyor. Zeytinin özel bir karakteri olan, canlı bir meyve olduğuna inanan Altınözü’lüler, aynı zamanda zeytinin inatçı olabileceğini de ifade ediyorlar.
Özellikle çiçek açmamakta inat eden zeytin ağacını sözle korkutuyorlar.
Sonra da gövdesine ufak bir çentik açıp, ufak bir çiviyi çakıp, ufak bir dalı da kesiyorlar. Böylece zeytinin korkup, çiçek verdiğine inanıyorlar.
Zeytin ağacının yanı başında, uyumla yetişen, büyüyen portakal, incir ve yenidünya ağaçlarının daha iyi meyve verdiğini ifade ediyorlar.
Tahta tokmak ya da taşla zeytini kırarken oldukça nazik davranırlar. Çünkü zeytinin kalbini kırmak olmaz.
Altınözü’nde zeytin ağacı o denli kıymetli ki düğünde arabadan indirilen gelinin eline zeytin ağacı tapusu veriyorlar. Yine sadece zeytin ağacına uygulanan özel bir tapu düzenlemesi var. Adına “zeminsiz zeytin ağacı tapusu” diyorlar. Yani toprak başka birinin, üzerindeki zeytin ağacı başka birinin. Sanırım dünyadaki hiçbir ağaca böyle özel bir muamele yapılmıyordur.
Altınözü Belediye ve Kaymakamlığı’nın logosu bile zeytin. Hatta belediye binasının içine girince sizi asırlık bir zeytin ağacı karşılıyor. Boşuna dememişler “Zeytin diyarı Altınözü” diye.
Baş tacı yemekleri
Zeytinyağıyla yapılan yemeklerin tadı olağanüstüydü. En favorim olan sarma içi, kurutulmuş ve haşlanmış baş biberin ince bulgurla uzun süre yoğurulmasıyla başlıyor. Toprak çanakta yapılan bu muhteşem yemeğe nar ekşisi apayrı bir lezzet katıyor.
Kuru baş biberle yapılan, bulgur pilavı kıvamlı biberli aş, oval şekilli, kızartılan bir içli köfte olan oruk, et ve buğdayla yapılan, bol kimyonlu, keşkek kıvamlı aşur, karışık sarma dolması, tuzlu yoğurtla yaptıkları kış kabağı boranisi, zeytinyağlı sıyırma ve kabak kavurması, şişberek, ekşili aş, patatesli köfte, peynirli irmik helvası, taş kadayıf, mercimekli bir patlıcan yemeği olan şık mualle, bir çırpıda sayabileceğim muhteşem yemekler.
Toprağı ve iklimi tarıma çok elverişli olan Altınözü’nde zeytin dışında, tütün, buğday, arpa, biber ve her türlü sebze-meyve yetişebiliyor.
Adı gibi bereketi çağrıştıran bir ilçe. Arap Ortodoks, Türkmen, Alevi, Ermeni ve Kürt gibi kadim kültürlerin, inançların bir arada yaşadığı bu topraklardaki yemek zenginliği anlatmakla bitmez. Bu seyahatimde beni en çok etkileyen, tadı damağımda kalan yemek, firik buğdayıyla yapılan nar ekşili baş biber dolması.
Bulgurun kullanıldığı her yemekte kullanılan firiğin hazırlanması oldukça zahmetlidir. Buğday başakları bir karış boya gelince toplanıp, ateşte pişiriliyor.
Ancak hem yanmamasına hem de çiğ kalmamasına çok dikkat edilir. Daha sonra gölgede kurutulan henüz olgunlaşmamış yeşil firik buğdayı patozda ayıklanır ve değirmende kırdırılır. Sütlü lezzeti ve isli tadıyla kullanıldığı her yemeğe olağanüstü bir aroma katan firik bulguru bu coğrafyanın da çok sevilen bir yiyeceği.
Altınözü Zeytinyağı Festivali’nin düzenlenmesi için ele ele verip, canla başla çalışan kaymakam ve belediye başkanına huzurlarınızda çok teşekkür etmek isterim. Son dönemlerde yaşanan sıkıntıları, her tür talihsizliğe rağmen yine lezzetin, sevginin ve kardeşliğin şehri olmaya devam eden Hatay’ı da ayrıca selamlamak isterim.”
Hatay ilimizin muhteşem bir incisi olan bizzat şahsımın da Altınözü kökenli olması, ceddimin, akrabalarımın halen bu coğrafyada yaşıyor olması ayrı bir keyf.. Öteden beri ALTINÖZÜ ilçemiz ile alakalı bir yazı yazmak istiyordum. Bu konuda başta Antakya, Altınözlü hemşerilerimiz olmak üzere, Hatay ilimizin dört bir tarafından yaşayan kardeşlerimizin bir talebi olmuştu. İnşallah azda olsa bir katkıda bulunabilmişizdir.
Bu yazıda bir vesile oldu.. Sahrap Soysal hanımefendinin kalemine sağlık..
Kalın sağlıcakla…
Geçen haftalarda polisimize, mevcut hükümete yönelik hakaretler, devlete yönelik hakaretler yetmezmiş gibi yakın zamanda, şahsımın mensubu olmaktan şeref duyduğu tüm İslam dünyasının çok önemli kutsal addettiği, bizleri yaratan Rabbimizin dokunulmaz kıldığı Allah'ın Evi Kâbe üzerinden provokasyon, kışkırtma eylemi denenmiştir. Tabii ki bu provokasyonları da ortaya çıkaran Boğaziçi Üniversitesi'nin öğrencileri de hem tehdit ediliyor hem de fişleniyor çok üzüldüm..
Bir üniversitede, elbette ki eylem olabilir. Gençlerimiz enerjiktir, samimi, hasbi duygularını özgürce legal bir zeminde, hukuki bir ortamda ve söylemde dile getirebilirler. Bunda bir sıkıntı olamaz. Zira ben de öğrencilik yaptım. Ama asla hukuk dışı fevri, kanun dışı eylemlerde bulunmadık. Taleplerimizi makul bir zeminde ve ortamda yetkililere ilettik. Fakat söz konusu üniversitede, bu hukuksuz söylem ve fiiller, devletin birliğine, milletimize zarar verme noktasına, insanların hassasiyetlerine ve inançlarına zarar verecek seviyeye geldiği zaman orada DUR! DENİLMESİ GEREKMEKTEDİR. İşin ilginç yanı bu eylem aziz milletimiz tarafından da kabul görmemiştir ve görülmeyecekte..
Bu eylem "Millet İttifakı" mensupları tarafından da destekleniyor ve bu destekten aldıkları cesaretten olsa gerek, rektörlük binasını işgal edecek seviyeye kadar gelinebiliyor.. Şahsen kınıyorum! Asla tasvip etmiyorum..
Bu eylemin neticesinde gözaltına alınmış olan öğrencilerin ancak yüzde onu öğrenci çıkıyor. Gerisi hepsi illegal örgütlerin mensupları olduğu açıklamasını hep beraber izledik ve dinledik.
Benim aklıma geçenlerde CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu "Bu iktidar seçimle ya da başka türlü gidecek" derken acaba bu tarz eylemler vesilesi ile bir durum mu kast ediliyordu diye düşünmeden kendimi alamıyorum. Hatta Ana muhalefet lideri Başkan Yardımcısı Özgür Özel de "Saray rejiminin sonu geliyor" diyerek mevcut hükümetin, devletin bürokratlarını "Erdoğan'ın sözünü dinlerseniz, yarın sizden hesap sorarız" diyerek tehdit edebiliyor..
Bence, kanaatimce Boğaziçi Üniversitesi, sadece varmak istedikleri amaçlarının gerçekleşmesi için bir bahane, bir neden bulma mekanizması gerekçesi... Halkı ayaklanmaya teşvik kokusunu alıyorum.. Yazık gerçekten yazık! Son 18 senedir her girdiğin seçimde halkın iradesi ve talebi karşısında yenik düşeceksin, sandıklarda kaybedeceksin.. Bunu farklı sandık dışı yöntemlerle, asla faydasını görmediğimiz, genci gence kırdıran, insanlarımızı karşı karşıya getiren illegal, hukuk dışı uygulamalarla yapmaya çalışacaksın. Millete rağmen! Vah ki ne vah!
Bu aziz millet tarihi boyunca çok sıkıntılarla badireler ile uğraşmıştır. Ortalama her 10 yılda bir, ihtilallerle darbelerle boğuşmuştur. #15Temmuz 2016'da bu aziz milletin iradesine kast edilen saldırıda, darbe girişiminde nasıl ki; bu sağ duyulu milletimiz Allah’ın izniyle nasıl müthiş bir mukavemet, müthiş bir duruş, milli ve yerli bir anlayışla samimi davranışla karşı koyabilmiş ve gereğini yapmışsa, bundan sonra da bu tarz karanlık zihniyetlere pabuç bırakmayacağını ifade etmek isterim..
Bu vesileyle, mevcut iktidarı, vekilleri milletin seçilmişlerini sandıkta halkın iradesi gereği Cumhurbaşkanlığı'na getirilmiş Cumhurbaşkanına hakaret edeceksiniz ve aziz millet susacak. Hayır susmayacağız!
Biz her daim Milletine, Devletine, Bayrağına, Vatanına, Mukaddesatına, İnançlarına sahip olan yerli ve milli bir safın içerisinde bulunacağız. Tüm kalbimle Aziz milletin bağrından çıkmış Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bu aziz milletimizin evlatlarını korumayı ve yanlarında durmayı bir namus ve şeref olarak göreceğiz. Geçmişte deneyenler karşılığını görmüştür. Tavsiyem bir daha asla tevessül edilmemesi yönündedir. Aksi takdirde bu millet gereğini yapar. 03.02.2021
#DevletiminYanındayım
#PolisiminYanındayım
Selam ve Dua ile..
Cengiz YILDIZ
2020 yılı bir imtihan yılı olmuştur. Soğuk sıcak Savaşlarıyla, Covid-19 küresel bir salgın olan virüsle mücadele ile terörle mücadele ile iç ve dış mihraklarla mücadele, nefisle mücadele ile ekonomik sıkıntılarla mücadele ile ve elbette ki büyük Türkiye olmak adına 2023, 2053, 2071 hedeflerine, hayallerine erişmek adına samimi çırpınışlar mücadelelerin devamının olduğu bir süreci bir yılı yaşadık…
Tabii her bir sıkıntının ardından bir rahmet vardır. Ne demiş büyüklerimiz “Zahmette rahmet vardır.” Demişler. Eyvallah.. Tüm büyüklerimize buradan selamlarımı arz ediyorum. Vefat edenlere Allah'tan rahmet ve yaşayanlara da hayırlı sağlıklı bir ömür diliyorum.
Tabii küresel bir salgın olan Covud-19 mücadelesinde Türkiye'nin de içinde bulunduğu bir aşı bulma mücadelesi, çalışmaları vardır. Allah'a hamdolsun ki başarılı da olundu diyebilirim. Biraz sabırla bu süreci de hep beraber atlatabileceğimize kalben inanıyorum.
Yine Türkiye'miz büyük Türkiye olmak adına uzun yıllar tabiri caizse sümen altı edilen, çalışması yapılmayan, yapılmaya çalışılan tüm olumlu projelerin engellendiği, yerli ve Milli Savunma hamlelerini, yerli ve milli silahlanmayı, yerli ve milli teknolojik gelişmeyi, eğitimde, ekonomide, tarımda, askeri alanda kültürel alanda maalesef hep ihmal edilmiştir.
Türkiye'yi canlandırabilmek, özüne döndürebilmek, 615 yıl boyunca, milyonlarca kilometrekare yöneten ceddimizin ruhunu ısıtmak, onlara yakışır evlatlar, torunlar olmak adına hamlelerin, mücadelelerin olduğu bir yıl olmuştur. 2020 yılı mutsuzluklarla anılan değil aynı zamanda maddi manevi en üst düzeyde mücadelelerinde olduğu bir yıl olmasını da sağlamıştır. Bu mücadelede asla bitmeyecektir..
Gelgelim 2021 yılında neler getireceğine….
2021 yılında da 2020 yılında ve öteden beri bize tavır besleyip, trip yapan Avrupa, Amerika ve benzeri Batı ülkeleri şükürler olsun ki; Türkiye'mizin vakur ve heybetli duruşu ile kendine özgü medeniyetinden, kültüründen, tarihinden ve milletinin karakteristik yapısından gelen ciddiyetinden hiçbir sapmadan, her alanda yapmış olduğu hamlelerle, hem sahada hem de masada başarılı olduğu gibi başarılarını devam ettireceğine dair inancım tamdır.
İç ve dış mihraklar, ülkemize husumet besleyenler, Türkiye’mize yönelik neler Yapmadılar ki!…Yeter ki Türkiye'miz ayağa kalkmasın, Yeter ki Türkiye'miz hep prangalı olsun, ayakları üzerinde durmasın! Dediler. Fakat bunu yıkan, bu hesapları, feraset ve basiretle tuzakları başlarına geçiren bir yönetim anlayışı vardı. Son 18 yıldır milletin iradesine dayanan, gücünü milletten alan bir milli anlayış hep vardı.. Eksikler var mıdır? Elbette vardır. İnanıyorum ki; o eksikliklerde istişare ve ortak akıl ile en kısa zamanda giderilecektir.
Merkez Bankası ve yeni Maliye Bakanımızın ekonomi konusundaki çalışmaları takdire şayan. Mesela Merkez Bankası'nın Enflasyonun %5 olacak hedefe ulaşmak adına yaptığı çalışmalar ve alınan kararlar.. Şu ana kadar yapmış olduğu hamleler.
Ayrıca 25 Aralık 2020 Tarihi itibari ile ihracatın 160 milyar dolar hedefine ulaşması, sigaralardaki yüzde altmış yedi özel tüketim vergisi oranının Yüzde 63’e düşürülmesi İngiltere’nin Avrupa birliği ile brexit konusunda uzlaşmaya varması ile beraber Türkiye'nin yeni bir ticaret Anlaşması ile bu ticari kapının ardına kadar açılması… Türkiye ve İngiltere arasındaki ticaret hacmi 2023 yılına kadarki Hedef 30 milyar dolar.
2021 yılında yurt dışından ülkemize yatırım yapmak isteyen uzun vadeli yatırımcılar akın edecek…. Nedenine gelince dünyanın hangi ülkesinde gelirse gelsin yabancı yatırımcılar için Türkiye tarafından tanınan teminatlar, güvence, yabancı yatırımcıların kendi ülkelerinden daha fazla bu bir..
İkincisi; Türkiye 80 küsur ülke ile çift taraflı yatırımların korunması ve teşvik anlaşmalarını da imzalamış durumda.. Bunların tabi sözleşmelerle geçerlilikleri güvence altında olduğunu da belirtmek isterim.
Ve son olarak şunu ifade ederek yazıma son vermek istiyorum.. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin başında olan Sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan; Amerika, İsrail Avrupa Birliği ve benzeri Türkiye’nin, milletinin menfaati ne yönelik ilişkilerle ilgili uzlaşmacı mesajlar demektedir.. Kendi bağımsızlığımızdan, egemenliğimizden asla ödün vermemek kaydıyla bu tarz realiteyi gösteren yapıcı ve uzlaştırmacı mesajlar Türkiye’mize avantaj kazandıracaktır..
Hülasa #TÜRKİYE güvenilir, atılım sever, hızlı, kontrollü bir şekilde büyüyen ve kendi bağımsızlığına, kırmızıçizgilerine, egemenliğine sıkıntı oluşturmayacak her konuda uzlaştırmacı, sağlıklı ve doğru bir iletişimden yana görüntüsü ile 2021 yılının en büyük favorisi, Yıldızı olacaktır. Allah yar ve yardımcımız olsun. Hayırlı bir gelecek, sağlıklı imanlı bir ömür diliyorum… 29.12.2020
Cengiz YILDIZ
Tabii covid-19 imtihanını olması, Türkiye'mizin yatırımlar noktasında durması anlamına gelmemektedir ki durmuyor da. Şahsen az çok ekonomiden anlayan bir kardeşiniz olarak, bu süreçten başarıyla çıkacağımıza inanıyorum.
Düşünsenize bu süreçte, tüm dünyanın ekonomisinin daraldığı ve küçüldüğü bir dönemde dahi, Türkiye’mizde fabrikaların açıldığını, yatırımların hiç kesintiye uğramaksızın devam ettirildiği, yerli ve Milli Savunma sanayinin ilerlediğini, silah sanayisinde kendi silahlarımızı, savunma sanayimizi geliştirdiğimizi, tünellerin, yolların yapılmaya, fabrikaların, tesislerin açılmaya devam ettiğini, virüse yönelik aşı üretiminde dahi bizde varız çalışmalarının son hızla var olduğunu, teknolojik anlamda dünya devletiyle rekabet edecek seviyeyi hep beraber görüyoruz. Artık biz de hem sahadayız hem masadayız çok şükür.. Bunu Dost düşman herkes görüyor.
Bu hususta başta Sayın Cumhurbaşkanı'mıza bakanlarımıza, meclisin yerli ve milli hamlelerde her daim destekçisi olan vekillerimize ve gönülden destekçisi olan aziz milletimize teşekkürlerimi arz ediyorum. Sıkıntıların var olduğunu ama hep beraber bu sıkıntıların üstesinden sabırla çıkacağımıza tüm kalbimle inanıyorum. Şer gibi görünen bir çok olayda, imtihanda inanın bir hayır vardır. Bunu hep beraber göreceğiz.
TRUMP yönetimi her zamanki gibi sosyal medyada tweet atıp Türkiye'ye yönelik CAATSA yatırımlarını veto edeceğini açıklıyor. Akabinde güya kötünün iyisini seçip bu işi en az zararla kapatmayı hedeflediklerini söylüyor. Biz tabii Türkiye'ye husumet besleyen bu tarz zihniyetleri tarih boyunca biliyoruz.
Her daim müteyakkız, yani uyanık durumda olmamız gerektiğini de biliyoruz.
Bir taraftan Türkiye'ye "müttefik" diyeceksin. Bir taraftan "parmak" sallayacaksın. Ne alaka derler.
Yıllardır Amerika Birleşik Devletleri Zaten Türkiye'ye örtülü bir ambargo uyguluyor. Yedek parçalarının, silah sistemlerinin verilmediği, Hatta Türkiye'nin en çok gereksinim duyduğu bir süreçte Türkiye'ye İha'ları sakladıklarını biliyoruz.
Süper Kobra helikopterleri için bizlere oyaladıklarını biliyoruz,
F -16'ların akıllı teçhizatları, Ekipmanları için yıllardır bize sıkıntı yaşattıklarını biliyoruz. Atak helikopterlerimizi 3. ülkelere ihracatının engellendiğini biliyoruz..
F-35'ler için yine birtakım neden bulma mekanizmaları geliştirilip Türkiye'mize satışı yine engellenecekti.. Ya da S- 400'ler Rusya'dan alınmamış olsaydı ne olacaktı.. Benzer durumlar olacaktı.. Bir şekilde bahaneler üretilecek.
Türkiye'ye darbe yapan ve darbe yaptığı açıkça ortaya çıkan terör örgütünün başının korunduğu bir Amerika'dan bahsediyoruz..
Ben samimiyetle özüne dönen Erdem'le irade ile ve cesaretle şahlanan ve daha da şahlanarak Süper Lig'deki yerini alacak olan Türkiye'mizin alacağı tedbirlerle, Aziz milletimizden alacağı güçle kendisine yönelik yaptırımları rahatlıkla aşabileceğine ve Pandemi sürecinin neticesinde çok çok güçlü bir #Türkiye ile her zamankinden daha fazla masada ve sahada gücünü gösteren, Gönül coğrafyasının, mazlum ve mağdur insanlığın sesi, nefesi lokomotifinin #TÜRKİYE olacağına İNANIYORUM.
Ümit varım...
Yerli ve milli duruşa sahip olan yönetim anlayışı ile daha nice sıkıntıların üstesinden gelebileceğimize kalben inanıyorum. Selam ve dua ile.. Cengiz YILDIZ 22 Aralık 2020
Çünkü her ne kadar sen Allah’ı görmesen de O seni görmektedir.” buyurmuştur. İnsanın, daima Allah Tealâ’nın huzurundaymış gibi davranması ve yaptığı işi, görevi en iyi ve güzel şekilde yapması, her türlü kötülükten-hıyanetlikten-kaytarmaktan-hileden-ahlâksızlıktan sakınması, kaçınması gerekir. Rabbini görüyormuşcasına samimi ve içten kulluk eden bir kimse, kulluğun zirvesindedir. Böyle bir kimse bütün gönlüyle Rabbine yönelmiş, özünü Rabbine teslim etmiş ve dinin özünü kavramıştır. Ayeti kerimede belirtildiği üzere:“… Kim ‘ihsan’ derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur…”(Bakara, 2/112) İhsan derecesine yükselmek, ibadeti en iyi ve en güzel şekilde yapma anlamına gelmektedir. Bu ilke; hayatımızın her anında, her kademesinde uygulamak zorunda olduğumuz bir ilkedir: İbadetlerin erkânına ve şartlarına uygun olarak yapılması, mesleğin-görevin hakkının verilerek ifa edilmesi, ticaretin doğruluk-dürüstlük kurallarına uyularak yapılıp aldatmaya, kandırmaya, hileye tevessül edilmemesi, aile hayatında eşlerin birbirlerine iyi ve şefkâtli davranmaları, evlâtların ebeveynlere karşı saygılı davranmaları “ ihsân’’ın günlük hayattaki tezahürleridir.
BİZE YAKIN
Kıble yönünde hep açılan,
Dua eden el bize yakın!
Bulut gibi ufka saçılan,
Salkım saçak al bize yakın.
Mis kokusu kalbime doldu,
Bülbül sırsıklam âşık oldu,
Sevda çekti sararıp soldu,
Bahçe süsü gül bize yakın!
Has tutkuyla dağları aştı,
Aşkla çiçek çiçek dolaştı,
Şifalı formüle ulaştı,
Arı malı bal bize yakın!
Aşk ve sevdayı oluşturan,
Sır haberleri ulaştıran,
Can hasretleri buluşturan,
Gönül bağı yol bize yakın!
OYTAN’ım gelir, bir gün göçer,
Bu dünya fâni gelir geçer,
İdris Peygamber kefen biçer,
Halk taşıtı sal bize yakın!