......

SPOR HABERLERİ

PİYASALAR

altın fiyatları

Online Ziyaretçi

Günlük: 83
Haftalık: 849
Aylık: 4975
Toplam: 384055

LİDER, FERASET VE BASİRET SAHİBİDİR..

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 8 ay önce / 15.06.2021 11:11:49 | Görüntüleme : 2233

Evet, Lider; feraset ve basiretle öteleri görebilen, büyük düşünebilen, doğru zaman ve zeminde doğru kararlar alabilen, milletinin istiklal ve İstikbal mücadelesinde yanlışa düşmemek adına canla başla kalben, aşkla yanan, dertli olan, hizmet edebilmek adına 7/24 gece gündüz çalışan demektir.

 

            Bugün dünyanın hiçbir Ülkesi bugün itibariyle yani 14 Haziran'da yani  az sonra bu satırların yazıldığı esnada görüşmelerin yapıldığı Amerika Birleşik Devletleri dâhil olmak üzere hiçbir ülkede 3 sondaj gemisine sahip olmadığını rahatlıkla ifade edebilirim.

            Bugün bu köşemde ihalardan, sihalardan, terörle mücadeleden, salgın hastalık olan Covid-19 ile olan başarılı mücadelelerden vb.… söz etmeyeceğim. O alanlardaki samimi mücadele ve başarıyı hep beraber görüyoruz.

            Bugün ENERJİ alanındaki başarıdan söz edeceğim. Zira ekonominin bel kemiği ve en önemli kalem olduğunu hepimiz biliyoruz..

            Türkiye son zamanlarda almış olduğu yerinde kararlarla, hakikaten bölgesinde enerji üssü olarak çok büyük bir güzel sahip olmuştur. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

            Yukarıda arz ettiğim üzere Sayın Cumhurbaşkanımız; liderlik vasfına sahip olmayan birisi olmuş olsaydı, inanın şu andaki savunma sanayi dahil enerji Dünyası dahil terörle mücadele dahil, iç ve dış politikadaki bağımsız ve özgüvenli duruş olmayacağı gibi, bir çok konuda başarılı olunamazdı..

              Düşünelim uzun yıllar, uzun zamanlar, yabancı şirketler güzelim Anadolu topraklarına yani Türkiye'mize gelip kıyılarımızda “Petrol yoktur” diyerek kapatıp gitmişlerdi. Şu malumatı vermek isterim.  “Petrol Yok” diyerek kapattıkları Üç kuyudan, günde 7 bine (6800 varil) yakın ürün elde edilmektedir. Rabbim bereketli kılsın..

            Bugün Türkiye’de enerji sektöründe bir devrim yaşandı ise inanın bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve değerli ekibine borçlu olduğumuzu kalben, samimiyetle söyleyebilirim. 

            Hatırlayacak olursak; 2012 lerde, Doğalgaz ve petrol aramalarında maalesef göbeğimiz ABD’den kiralanan gemilere bağlı olan o arama şirketlerine mahkûmdu. Artık ne yapacaksak kendimiz yapalım denildiği anda;

1-        İlk gemimiz (2012) 130 milyon dolara Barbaros Hayrettin Paşa sismik arama gemisi

2-        Aynı yılda Oruç Reis sismik araştırma gemisi yapılıp 2015 te tamamlandı

3-        2017 yılında Fatih sondaj gemisi

4-        2018 yılında Yavuz sondaj gemisi

5-        2020 yılında Kanuni sondaj gemisi

6-        2021 yılında Türkiye’de ilk sıvılaştırılmış doğalgaz LNG gemisi Ertuğrul gemisi

            Türkiye’miz kendi imkânlarının farkına varmış, yeraltı ve üstü zenginlikleri keşfetmiştir. Keşfetmeye ve milletin emrine sunmak üzere hiç durmaksızın devam ettiğini iftiharla ve takdirle takip ediyoruz. 

            2020 Temmuz ayında hatırlayacak olursak, 405 milyar metreküp DOĞALGAZ rezerv bulunmuş yakın zamanda ilaveten 135 milyar metreküp Doğalgazla beraber rezerv toplamının 540 milyar metreküp olduğunu hep beraber gördük ve şahit olduk. 

            Bölgede çalışmalar aralıksız devam ediyor olup, söz konusu rezerv ile ortalama 10-12 yılın ihtiyacı karşılanmış bulunmaktadır. 

            2022 yılında biiznillah doğalgaz fiyatlarında önem arz edecek kadar düşüşler yaşanacağını hep beraber göreceğiz. 

            Özetle; Petrol ve Doğal Gaz bütçemize ağır bir yük. Fakat yukarıda arz ettiğim üzere; bulunan ve daha bulunacak nice yeraltı yerüstü zenginliklerimiz, hassaten petrol/doğalgaz kaynaklarımızla, ortalama yıllık 40 milyar dolarlık doğalgaz/petrol yükünü azaltacağı gibi, cari açık sıkıntısını da yok edeceğine inancım tamdır.

            Hattaki kurdan kaynaklanan sıkıntıyı, tehditide bertaraf edecektir. 

            Yapmamız gereken Türkiye’nin kaptanına ve samimi devlet büyüklerine güven ve yapıcı katkılarla yerli ve milli olan her projeye tam destek olmaktır. Az sabır… 

Hürmet ve selamla,     14.06.2021

                                                                                              Cengiz YILDIZ

                                                                                                                              BD/Mali Müşavir



BÜYÜK VE MÜREFFEF TÜRKİYE’NİN AYAK SESLERİ!

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 8 ay önce / 02.06.2021 10:37:49 | Görüntüleme : 2155

Evet, bugün sizlerle hem mali disiplinden taviz vermeden bütçeden Yapılan harcamalar, hem de küresel bir salgın olan Covid- 19'un ekonomiye dolayısı ile esnafa ve kesimlere vermiş olduğu dolaylı dolaysız olumsuzlukları paylaşacağım.

 

            Bir taraftan da tüm dünya ülkelerinin ekonomisinin küçülmesine sebebiyet veren #covid-19 un zararlarını konuşurken, bir yandan da, Kendini yeniden toparlayabilme becerisini gösteren Türkiye'yi ve onu yöneten hükümetin başkanını ve kurmay heyetini yazacağım.

            Elbette ki; merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri çok ehemmiyet arz etmektedir. Zira mali disipline önem vermeden har vurup harman savuran yapılan tüm harcamalar; inanın yüksek lisans tezini bu konuda yani “Bütçe” konusunda yapan bir mali müşavir ve denetmen bir kardeşiniz olarak hem fazla faiz yükü hem de enflasyon artışı sağladığını tarih boyunca tarih boyunca hep şahit olmuşuzdur. 

            Hatırlarsanız; #covid-19 denen küresel salgın geçen yılın başlarında başlamıştır. Şubat-mart aylarında ve bu salgının getirdiği ağır yük, tüm dünya ülkelerinde hem bir ekonomik durgunluğa sebebiyet vermiş ve akabinde ekonomik küçülmeleri de beraberinde getirmişti.

            Küçük esnaflar sıkıntıya girmiş, büyük büyük firmalar riski azaltmak adına konkordato ilan etmişti. 

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı ve icranın başı olması hasebiyle sorumluluğu gereği, kurmayları ile istişareler yapmış ve almış oldukları isabetli kararlarla, ekonomi hızlıca toparlanma sağlanmış, (Üretimi ara verilmeden, istihdamda kontrolün sağlanarak işsizliğe mahal bırakmadan, ülkenin güvenliğini korumada ödün vermeden, yatırımları kesintiye uğratmadan vs..)  bu konuda da başarılı olmuş ender ülkelerden biri olma sıfatını hak etmiştir.

            Sizleri çok teknik detaya boğmadan bazı verilerle konunun içeriğini desteklemek istiyorum. Örneğin; Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 2020 yılındaki BÜTÇE GİDERLERİ 394 Milyar TL iken 2020 yılında Aynı tarih itibariyle yani Nisan sonu itibariyle 4 aylık süreçte 432 milyar TL ya yani ortalama yüzde onluk bir artışla, 

4 aylık sürenin sonunda; BÜTÇE GELİRLERİ 2020'nin nisan ayı sonu itibarıyla 321 milyar iken 438 milyar liraya yükselmiştir Yani %30,7'lik bir artış hakikaten diriler ortalama %40 a yakın bir artış sağlamış. Ben şahsen gelir ve giderler ile yakından ilgilenen bir uzman olarak tebrik ediyorum.

            Yeter mi derseniz? Elbette ki yetmez. Fakat bu süreçte de takdir etmek taraflı tarafsız herkesin yapması gereken bir duruş olsa gerek...

            Peki, ne demek istiyorsunuz? Bakınız değerli okuyucularım; 2020 Nisan sonu itibariyle ortalama 73 milyar Türk Lirası bütçe açığı verilirken bu Pandemi sürecine rağmen kendini toparlayan güçlü ve ayakları üzerinde durmayı başarabilen Türkiye’miz Nisan 2021 sonu itibari ile 6 MİLYAR KÜSUR BÜTÇE FAZLASI verebilme başarısını göstermiştir… Bu başarıyı takdir etmeyelim mi? Birileri bardağın hep boş tarafından % 10 kısmından yaklaşırken, bu kadar badireye, küresel anlamda sıkıntılara rağmen başarıyı yakalamış bir ülkeyi ve yönetim anlayışını alkışlamayalım mı? El insaf!

            Reel piyasa sektörünün devletin kredi, teşvik, destekler ile ayakta tutulması,

İstihdam, işsizlik konusunun kontrol edilmesi ki bu hususta ÜRETİMİN durdurulmadan devam ettirilmesiyle sağlanmıştır. 

            Devlet kamu hizmetleri yapabilmek adına sizlerde takdir edeceksiniz ki; vergi toplaması lazım.. Bu hususta da yaptığı düzenlemelerle Mali disipline ve merkezi yönetimin elini güçlendirmesine vesile olmuştur. 

            Özetle; mevcut yönetim anlayışı KISA VADELİ, KISIR DÖNGÜLÜ, GÜNÜ KURTARAN DEĞİL, mevcut şartları dikkate alan, istiklal ve istikbal mücadelesinde, ülkemizi dört bir taraftan zor duruma düşürecek olanlarla da mali disiplinden asla taviz vermeden harcamaları kontrollü ve yerinde yaparak, mücadelesini sürdürerek bu başarıyı sağlamıştır. 

            Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, güvenlik güçlerimiz her daim hazır kıta ülkemize yönelik gelen tehditleri savmak adına dip diri dururken, küresel salgının yeryüzünü kasıp savurduğu, ekonomilerin küçüldüğü bir süreçte, şahsım ve benim gibi milyonlarca memleket sevdalısı “Hükümetin samimi gayretlerini, başarılarını görüyor ve gönülden takdir ediyoruz.”

#DURMAK YOK YOLA DEVAM.. 

Hürmet ve selamlarımla, 02.06.2021

                                                                                  Cengiz YILDIZ

                                                                                  Mali Müşavir / Bağımsız Denetçi



MİLLİ KONULAR PARTİLER ÜSTÜDÜR!

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 8 ay önce / 27.05.2021 13:13:55 | Görüntüleme : 1994

Milli konularda mutlaka ama mutlaka her kesim görüşten olanların bir ve beraber olması elzemdir.

Bizler birbirimizi ağır şekilde eleştirirken, Türkiye’den nemalanmak isteyenler, Türkiye’yi bir şekilde her yönden kuşatanlar hiçte boş durmuyor maalesef..

 

Türkiye’miz ve tabii milletimiz hakikaten ağır imtihanlardan geçmektedir. Şer güçler, hiç ara vermeksizin bu aziz milletin, devletimizin enerjisini, gücünü, hatta ki milli dinamiklerini, adam gibi adamlarını bin bir türlü yalanlarla, iftiralarla, kaynağı sıhhatli olmayan delil olmaktan uzak algı operasyonlarıyla çökertmeye çalışmaktadırlar..

Hepimizin başta Türkiye olmak üzere tüm gönül coğrafyamızın MİLLİ BİR SEFERBERLİK HALİ ilan edip, kalplerimizin, ortak kaygılarımızın BÜYÜK TÜRKİYE olması adına beraberce çarpması gerektiği süreci yaşıyoruz.

Sağcısıyla solcusuyla, toplumun tüm katmanlarının, dinamiklerinin, düşünürlerinin bir araya gelip yeni stratejiler geliştirmesi gerektiğini önemle arz ediyorum.

Coğrafyamız tarih boyunca hep zorlu ve çetrefili meselelerin göbeğinde olmuş ve birilerinin hep gözyaşı akıttığı bir alan olmuştur.

Bu coğrafyada, mutlaka ama mutlaka Çin’in ve Rusya’nın dolaylı dolaysız zulümlerini, menfi hamlelerini durdurabilmek adına bu zulmeden ülkelere ve benzerlerine tavizkar tutumlarından vazgeçip acilen bir araya gelmeleri gerekmektedir.

Söylemeye çalıştığım zulme uğrayan ülkeler;  elbette ki Ukrayna / Kırım ve Tabiki Doğu Türkistan..

Değerli kardeşlerim anlatmak istediğim şudur; coğrafyada iki etkili güç var. Rusya ve Çin..

Bu iki ülkede yapmak istedikleri hamlelerde güçlenen, ayakları üstüne basan ve artık kendi göbeğini kendi kesen BÜYÜK TÜRKİYE’Yİ engel görüyorlar.

Şahlanan ve büyümeye devam eden Türkiye’mize içeriden ve dışarıdan her tür algı operasyonuyla ayar verilmeye çalışılıyor..

Türkiye artık eski Türkiye değil.. Türkiye kendi öz evlatlarıyla terörün her türünü bertaraf eden, oynanan oyunları, tuzakları hem sahada hem masada bozan ve bu art niyetli hamleleri bertaraf eden bir güce sahip..

Gelin hep beraber Milli konularda partiler üstü refleks gösterelim ve aziz milletimizin geleceğini riske atacak, şer güçlerin işini kolaylaştıracak söylemler ve fiillerden kaçınalım..

Geçmişte milletin tercihiyle seçilmiş Başbakanları, bakanları asan zihniyete hep beraber izin vermeyelim.

Bu vesile ile milletin bağrından kopmuş, zamanın gayri milli zihniyeti ve yönetimi tarafından haksızca idam edilen ve büyük bir hata olarak gördüğüm o dönemin Başbakanı Sayın Adnan MENDERES ve değerli bakanlarını rahmet ve minnetle anıyorum.

Darbeci zihniyeti ve darbeye, idama imza atanları da şiddetle kınıyorum.

Hürmet ve selamla,                                                                                      27.05.2021

                                                                                                                             Cengiz YILDIZ

 



ESNAFA DEVLETİN HİBE DESTEĞİ..

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 8 ay önce / 26.05.2021 09:41:57 | Görüntüleme : 2026

Tam kapanma süresince gelir kaybına uğrayan esnaflara yönelik olarak hibe programında;

- Tek seferde, iki ayrı grup halinde verilecek 5.000 Türk Lirası ve 3.000 Türk Lirası hibe desteğinden 17/05/2021 tarihinden önce (bu tarih dâhil) vergi mükellefiyetini tesis ettirmiş, esnaf ve sanatkârlar ve gerçek kişi tacirler faydalanacak.

 

-          Esnafa yapılacak destek başvuruları 25 Mayıs 2021 tarihinden itibaren 1 ay boyunca e-devlet üzerinden yapılabilecek.

-          Buna göre, hibe desteği, Ticaret Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanacak ve Bakanlık tarafından hazırlanacak destek programı çerçevesinde doğrudan verilecek.

Ticaret Bakanlığı destek Başvuru şartları:

Buna göre, hibe desteği, tek seferde ödenmek üzere, ekonomik faaliyet konuları Bakanlık tarafından belirlenen birinci grup için 5 bin lira ve ikinci grup için 3 bin lira olarak belirlendi.

Birinci Grupta 35 Ekonomik Faaliyet Yer Almaktadır.

5 bin lira ile desteklenecek birinci grupta aralarında kayak pistlerinin işletilmesi, sirkler, gösteri sanatları, nikâh ve düğün salonu işletmecileri, kaplıca, SPA merkezleri, sinema filmi gösterimi, spor ve eğlence amaçlı spor hizmetleri, plaj alanlarının işletilmesi, eğlence parkları, öğrenci ve işçi yurtları, pansiyonları, kara yolu şehir içi ve şehirlerarası havaalanı servisleri ile yolcu taşımacılığı, kantinler, kırtasiye ürünlerinin perakende ticareti, internet kafelerin faaliyetleri, şehir içi personel ve okul servisleri, çay ocakları, kıraathaneler, kahvehaneler, kafeler gibi işletmelerin bulunduğu 35 ekonomik faaliyet yer almaktadır.

İkinci Grupta 304 Ekonomik Faaliyet Yer Almaktadır.

Söz konusu kararlar doğrultusunda 3 bin lira hibeyle desteklenecek ikinci grupta;

-          Aralarında pizzacı, çeşitli eğitim kursları, çocuk kulüpleri, canlı tiyatro, opera, bale, müzikal, konser gibi yapımların sahnelenmesi, deniz ve kıyı sularında diğer yolcu taşımacılığı, reklamcılık ile ilgili fotoğrafçılık, dövme ve piercing hizmetleri, kuru temizleme hizmetleri, çilingirlik, güzellik salonları, pastaneler, tarihi alanlar ve yapılar ile benzeri turistik yerlerin işletilmesi gibi işletmelerin bulunduğu 304 ekonomik faaliyetin bulunduğu görülmektedir.

Ticaret Bakanlığı tarafından hibe desteklerinin detayları aşağıdaki gibidir:

“Kovid-19 pandemisi nedeniyle ticari faaliyetlerinde aksama yaşayan esnaf ve sanatkarlar ile gerçek kişi tacirlere 20/05/2021 tarihli ve 3998 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı doğrultusunda Ticaret Bakanlığı tarafından hibe desteği verileceği açıklandığı,

Hibe desteğinden 17 Mayıs 2021 tarihinden itibaren gelir vergisi mükellefiyeti olan esnaf ve sanatkârlar ile gerçek kişi tacirler kazançlarına esas faaliyet konuları üzerinden yararlanabileceği,

Söz konusu desteğe sadece 17 Mayıs 2021 tarihindeki vergi kayıtları esas alınarak belirlenen ve destek şartlarını taşıyan vatandaşlarımızın başvurusu kabul edilecektir.

Başvurular yalnızca e-Devlet (turkiye.gov.tr) üzerinden alınacaktır. Destek başvuruları 25 Mayıs 2021 Salı günü başlayacak olup 30 gün süre ile (23 Haziran 2021 Çarşamba günü 23:59’a kadar) devam edecektir.

Online başvuruda yaşanabilecek yoğunluğun, hizmete erişime engel olmasını önlemek için, TC Kimlik Numarasının son hanesine göre aşağıdaki gibi başvuru alınacaktır:

0 olan vatandaşlar 25 Mayıs 2021 Salı günü,

2 olan vatandaşlar 26 Mayıs 2021 Çarşamba günü,

4 olan vatandaşlar 27 Mayıs 2021 Perşembe günü,

6 olan vatandaşlar 28 Mayıs 2021 Cuma günü,

8 olan vatandaşlar 29 Mayıs 2021 Cumartesi günü,

30 Mayıs - 23 Haziran 2021 tarihleri arasında tüm vatandaşlar başvurabilecektir.

NOT 1 : Esnaf ve Sanatkârlar odaları ve Mükelleflerin Mali Müşavirleri tarafından ayrıca danışılarak bilgi alınabilir..

NOT 2: Bakanlıkça belirlenen birinci ve ikinci grupta yer alan ekonomik faaliyetler Ticaret Bakanlığı internet sitesinden görülebiliyor. Diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanan benzer nitelikteki desteklerden faydalanılması, bu destek programından faydalanılmasına engel teşkil etmeyecek. Destek başvuruları ve itirazlar elektronik ortamda “www.turkiye.gov.tr” internet adresi üzerinden yapılacak. Başvuruların uygun bulunması halinde ilgilinin banka hesabına destek ödemesi yapılacak. İlgilinin belirttiği banka hesabına aktarılamayan bedeller serbest ödeme yöntemiyle verilecek.

Allah, şu sıkıntılı zamanlarda samimiyetle sabreden tüm esnaf kardeşlerimize ve imkânları nispetinde vatandaşına, esnafına, çalışanına her tür desteği vermekten kaçınmayan devletimizden ve hükümetimizden razı olsun. Unutmayalım ki; hepimiz küresel salgının olumsuz etkilerini hep beraber yaşıyoruz ve beraberce aşacağımıza da tüm kalbimle inanıyorum.

Selam ve dua ile..  25.05.2021

                                                                                              Cengiz YILDIZ

                                                                                   Bağımsız Denetçi Mali Müşavir

 

 



AH FİLİSTİN! AH MESCİDİ AKSA!

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 9 ay önce / 20.05.2021 11:37:49 | Görüntüleme : 2077


Tarih boyunca hep gündem kalmış bir davadır Filistin davası! Mescidi Aksa davası!

Son zamanlarda da maalesef katil Siyonist İsrail yöneticilerinin başta Netanyahu’nun başını çektiği ve destekleyicileri ABD vb. nerede bir Müslüman, insanlık düşmanı varsa, resmen bir dünyanın gözü önünde bir katliam gerçekleştirilmektedir.

 Hem de ne katliam! Karşılarında bir askeri cenahtan çok elinde silah olmayan, maddi imkânlardan yoksun, taşla sapanla kendini, evini korumaya çalışan masum çocuklar, gençler, aileler…

Zor zamanlarda zaman bir türlü bitmez.. Uzayıp gider…

İşte bu günlerde “Ateş düştüğü yakar misali önce Filistinli kardeşlerimizin canını yakıyor, alıyor, evinden yurdundan ediyor ve dünya sadece seyrediyor..”

Filistin davası! Bugünün davası değil maalesef.. Zalim Siyonist zihniyetin Arzı Mev’ud adı altında 2 bin seneden beri hep hayal ettikleri ve bu toprakları ne pahasına olursa olsun, insanların canı pahasına da olsa işgal edip el koymayı, kendilerinden başkalarına hayat hakkı tanımamaya yönelik, insanlık dışı bir anlayış ve fantastik hayal..

Peki, başarılı olabilecekler mi? İslam dünyasının, insanlığın vicdanlarının kördüğüm olduğu, kalpların katılaştığı şu zaman diliminde sanki başarılı oluyorlar gibi bir kanaat var ise de, ben asla orta ve yakın gelecekte, Müslümanların ve içinde insanlıktan nasibi olanların bir araya gelmesiyle, sağ duyunun, vicdanın, hakkaniyetin galip gelmesiyle, her zamanki gibi o güdük, zalim vicdansız terör zihniyeti tarihin karanlık dehlizlerine gömülüp gidecektir.

Kudüs’ün fethinde haçlı zalim zihniyetinin elinde iken asla gülmeyen ve Kudüs’ü, Müslümanların ilk kıblesi olan kutsal yeri fetheden komutan Selahaddin’i Eyyubi olmuştur. Allah ondan razı olsun.

Sonrasında şefkat ve merhamet medeniyetini kıtalara yayan Osmanlı İmparatorluğu.. Ceddimiz Filistinli kardeşlerimizi kol kanat germiş ve onlara sahip çıkmıştır.

Bizler de şu anda her ne kadar etrafta basiretsiz Arap ülkelerinin yöneticileri var ise de, hamd olsun Ceddimize layık bir reisimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN var.. Sesini en gür şekilde, Filistinli kardeşlerimizin, insanlığın sesini, haklı davasını tüm dünyaya haykırmaktadır.

Maalesef yakın tarihte Filistin toprakları önce Siyonizm’in şubelerinden, fitnenin kaynak ülkelerinden biri olan İngiltere tarafından Osmanlı’dan kopartılmış ve daha sonrasında bir oyun ile, tabiri caiz ise bir tiyatro ile 1948 tarihinde İSRAİL Devleti kurulmuştur.

Sağda solda yok Filistinliler topraklarını satmış, ihanet etmiş safsatalarına pek inanmayın lütfen. Zira o tür şehri efsanesi söylentiler, haklı mazlum insanların davasını basitleştirmek adına bizatihi aynı Siyonist kaynaklardan türetilmiş dedikodulardır. Şu anda bizler tarihe canlı şekilde şahitlik ediyoruz. Yetmez mi? Zulmü tüm dünya bizzat canlı şekilde izliyor…. Gerisi lafı Güzaftır… Anlamsızdır vesselam..

1967’de ise çalıntı sınırlarla, işgallerle türlü türlü haksız girişimlerle genişlemeler olmuştur. Halen yapılmaktadır.

Ne yapabiliriz peki?

Maske mesafeye dikkat ederek 81 vilayetimizde mitinglere devam..

Mehmetçiğimiz hukuki sınırlar içinde mutlaka askeri mevzilenmeler yapması,

Siyonist İsrail ile her tür ticari, ekonomik ihracat ithalat vs. dâhil ilişkilerin kesilmesi,

Uluslararası arenada; bebek katili, insanlık dramının baş müsebbibi Siyonist İsrail’in yöneticisi Netanyahu’nun yargılanması için mutlaka etkili kamuoyu ve hukuki zemin oluşturulmalı…

#Mescidi Aksa Onurumuzdur

Hürmet ve muhabbetle .. 20.05.2021

                                                                                                            Cengiz YILDIZ

                                                                                                              Bağımsız Denetçi/Mali Müşavir



Bir Gençlik, Bir Gençlik, Bir Gençlik..

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 9 ay önce / 10.05.2021 15:46:41 | Görüntüleme : 2090

Bugün Üstad Necip Fazıl Kısakürek merhumun muhteşem dizelerinden ilhamla siz değerli okuyucularımla, hassaten gençlerimizle köşemi paylaşmak istedim..

 Öncelikle geleceğimizi inşa edecek Gençlerimize yönelik elbette hem maddi anlamda yetenekler kazandırtılmalı, hem de manevi anlamda ahlaki yönden geliştirilmesi gerektiğini ısrarla belirtmek istiyorum.

Silah sanayi, tüneller, yollar, sağlık, ihalar, sihalar vb….. muhteşem yatırımlar, projeler takdire şayandır. Katkıda bulunan emeği geçen kimler varsa, milyonlarca kez biz onlardan razıyız, Rabbim de onlardan razı olsun inşallah..

Fakat inanın bizi biz yapan ortak değerleri, gençlerimize kazandırtmak adına, ivedilikle işin ehli uzmanlar vesilesiyle icraata geçirmek zorundayız. Öteden beri bir gayret var, fakat yeterli olmadığını, bir plan ve program doğrultusunda gençlik meselesini her yönden ele almamız gerektiğini önemle arz etmek istiyorum. Aksi ileride telafisi çok zor bir duruma dönüşecektir.  

Sayın Cumhurbaşkanımız yıllardır bu konuda uyarılarda bulunuyor ve uyarmaya devam ediyor. Milli Eğitimimizi daha güçlü kılacak, yerli ve milli hamlelerin acilen devreye girmesinin gerektiği hususlarında…

Ahlak eğitimi ve kültürümüzü okullarımızın yanı sıra, TV ler de, radyolarda başlatılmış olan, tarihe mal olmuş ceddimizi anlatan dizilerin yanı sıra, örfümüze, kültürümüze, inancımıza aykırı olmayan, İslam ahlak ve şuurunu vurgulayan yapımların artırılmasını talep ediyoruz.  

İnancımızı, medeniyetimizi incitmeyecek tarzda senaryolarla, gençlerimize hem bilimsel hem de manevi anlamda katkıda bulunacak çalışmaların, projelerin artırılması..

Şimdi sizleri Üstad Necip Fazıl’ın hitabıyla baş başa bırakıyorum…

"Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! " şuurunda bir gençlik...

Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk iki buçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, Allah’ın Kur’an’ında "belhüm adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören... bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik...

Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün "dikeyleri "yatay" hale getirecek bir nida kopararak "mukaddes emaneti ne yaptınız? " diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik...

…….

Emekçiye "benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başıboş bırakılamazsın! ",

 

Kapitaliste ise "Allah buyruğunu ve resul ölçüsünü kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın! ", ihtarını edecek... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik...

Bir buçuk asırdır yanıp kavrulan, bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığını, Türkün de yine Bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını çözecek ve her sistem ve mezhep, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin İslam’da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna İslam âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik...

"Kim var! " diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert "ben varım! " cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur! " duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...

Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik...

Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik...

………..

Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsur yıldır, devrim baz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah’a hamd etme makamındayım.

Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim, manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır.

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ..

Allah'ın selâmı üzerine olsun! "     10.05.2021

                                                                                                                             Cengiz YILDIZ

 

 



RAMAZAN, TOPLUM VE İNTİHARLAR

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 9 ay önce / 06.05.2021 11:59:08 | Görüntüleme : 1969

Salgın sürecinin de etkisi ile daha önceki yıllar yaşanan, yoğun bir tempoda geçen Ramazan, bu yıl daha sakin ve durağan geçiyor.

 

Sokağa çıkma kısıtlamaları, toplumun kaynaşmasına ve Ramazan'ın şuuruyla idrak edilmesine büyük engel oluşturuyor.

Bayramı da içine kattığımızda bu sorunun daha da derinleşeceği görülmektedir. Bu ay insanların ibadet bilinciyle birbirine daha çok yaklaştıkları, psikolojik ve bedensel olarak bir bakıma tedavi oldukları ve İslam’ın sosyal yönünün ön plana çıktığı zaman dilimidir.

TOPLUMSAL UÇURUM

  İnsanın psikolojisini bozan bu yalnızlık duygusuyla hayat bitmekte, zaman ve mekân algısı kaybedilmektedir.

İşte bu yaşadığımız süreçteki -tam kapanma- içe kapanma durumu ki ekonomik şartları farklı olan kesimleri birbirine daha da yabancılaştırmaktadır.

Varlıklı-yoksul arasındaki uçurumu ortadan kaldıran ibadetler de gittikçe anlamını kaybetmektedir.

Bu anlamsızlık bireyi sindirdiği gibi toplumun tümüne sirayet etmekte ve teknolojinin de etkisiyle derin yozlaşmalara ve toplumsal depresyonlara neden olmaktadır.

Bu noktada zekât ve sadaka gibi sosyal düzene maddi ve manevi katkı sağlayan ve refahı tabana yayan ibadetlerin önemi daha iyi anlaşılmaktadır.

 Sosyal adaletin sağlanması açısından çok değerli olan bu ibadetler aynı zamanda toplumsal ve bireysel krizlerin önünde de büyük bir set oluşturmaktadır. Sosyal devlet anlayışının ciddi bir şekilde zedelendiği açıktır.

Salgın sürecinde yetkililer gerekli önlemleri almakta yetersiz kalarak, kötü bir yönetim örneği sergilemişlerdir.

Geçim sıkıntısının derinleştiği, toplumun büyük bir kısmının açlık sınırında yaşadığı göz önüne alındığında suç oranlarının artması ve bunun neticesi olarak intihar vakalarına yansıması kaçınılmaz bir sonuçtur.

Bu tür trajik olayların artması toplumun moral ve motivasyonunu da bozmaktadır. Bilinmelidir ki İslam; toplumu ve bireyleri huzurlu, mutlu yapacak emir ve yasakları bünyesinde barındırmaktadır.

TÜKENİŞİN SON NOKTASI: İNTİHAR

  Yaşanan süreçte ramazanın ruhuna uymayan bazı sonuçlar ortaya çıkıyor. Beklentilerin aksine, bireysel yalnızlıklar artıyor ve toplumsal ünsiyet ve dayanışma yok oluyor. Nihayet; ramazan günlerinde intihar olaylarının artması da bunun bir sonucu olsa gerektir.

İntihar, yani kişinin kendi hayatına son vermesi; bir kimse için tükenmişliğin son noktasıdır. Araştırmalar birçok sebebinin varlığını ortaya koysa da sosyal medyaya yansıyanlardan ve bunu gerçekleştirenlerin bıraktıkları notlardan anlaşıldığı kadarıyla intiharın temelde iki nedeni olduğu anlaşılmaktadır. Birinci sebep yalnızlık psikolojisi, ikincisi de ekonomik nedenler.

Bunun için acilen bir eylem planının ortaya konulması ve tedbir alınması şarttır. Çünkü hemen her gün benzer sebeplerle birçok insan bu eyleme başvurmaya başlamıştır.

İntiharın bulaşıcı bir yönünün olduğu söylense de insanları buna iten sebepler mutlaka araştırılmalıdır. Şehirleşmenin etkisiyle ortaya çıkan yeni tip yaşam tarzı, toplum içinde insanların içe kapanmasına yol açmakta böylece “kalabalıklar içerisinde yalnızlık sendromu” baş göstermektedir.

Yandaş kitlenin, intiharları iktidara karşı bir çeşit protesto sanması/sunması karşısında söyleyecek sözümüz yok. Sözün/insanlığın bittiği yerdeyiz.

RAMAZAN’IN RUHUNA DÖNMELİYİZ

Bu noktada Müslümanlara düşen temel görev yardımlaşmada yarışmak, kardeşlik bağlarını güçlendirmek, iletişimi artırmak, komşuluk, sıla-i rahim, kimsesiz ve yetimlere sahip çıkmak gibi güzel davranışlarımızı artıracak tavırlar sergileyerek, toplumun yardım çığlığına kayıtsız kalmamaktır.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturuyla; Müslümanların bir bedenin parçaları olduğunu, bu azaların birinin zarar görmesi durumunda, bütün bedenin etkileneceği uyarısıyla bu noktadaki bilinci artırmalıyız.

“Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir” diyen bir Peygamberin (as) ümmetinin yaşadığı coğrafyada herhangi bir müslüman, herhangi bir nedenle intihar ediyorsa, bu ayıp ve günah hepimize yeter.



İKTİDARIN GENEL MUHASEBESİ!

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 9 ay önce / 03.05.2021 09:58:11 | Görüntüleme : 1935

Yazıma öncelikle ortalama 100 yıllık tarihimizde, son 20 yıllık süreçte; ağır sanayiden orta seviyedeki fabrikalara, tesislere, Yerli ve Milli Sanayi hamlelerine, teknolojik atılımlara, Ulaşımda karayollarından tutunda hızlı tren gibi demiryolu yatırımlarına, tünellerine, büyük barajlardan, göletlere, bir şekilde olağanüstü durumlardan mesela depremlerden etkilenmiş halka yönelik, uğradıkları zarardan dolayı yapılan meskenlere, konut üretimine, katma değeri yüksek ilaç sanayiine, yenilenebilir enerji yatırımlarına ve biraz sonra sadece örnekleme usulü sayacağım yüzbinlerce yatırımlardan bir kısmını dillendireceğim, memleket hayrına, milletin hizmetine sunulmuş çalışmalara, hamlelere yatırımlara vesile olan, gücünü milletten alan her girdiği seçimde halkın sandıklardaki tercihi Ak Partiye kocaman bir teşekkür ve minnet borcumuz var diyerek başlamak istiyorum..

 

Zira bu teşekkürü sonuna kadar hak ettiği görüş ve kanaatindeyim.

Neden böyle bir uzun bir paragrafa giriş yaptım biliyor musunuz? Değerli arkadaşlar.. Anlatayım müsaadenizle..

Geçenlerde bir yerde farklı bakış açısına sahip, muhalif bir arkadaş grubuyla beraberdik. Bana dediler ki; “Üstat Allah aşkına 2002 Ak Parti döneminde bir tane yatırım, bir tane fabrika, tesis açılmadı.. Biliyorsun yatırım olmazsa üretim, üretim olmazsa istihdam olmaz değil mi?” Sorusunu yönelttiler.

Şahsım o muhalif arkadaşlara teşekkür etmiştir. Bana 2002’de bir enkaz devralınan, yönetim zafiyeti çeken bir anlayıştan, 2002-2021 arası birçok badirelerin atlatılmasına rağmen, içten ve dıştan sıkıştırmalara, engellemelere, muhalefetin kuru bir eleştiri anlayışı ile algılarına rağmen, yapılan yüzbinlerce yatırım ve hizmetleri özetini anlatmama vesile olduğu için.. Bu fırsatı verdikleri için..

Sadece arama motorlarında şöyle 2002-2021 arası neler yapıldı? Diye taransa, aransa yeter olacak ama.. Ben yine de o arkadaşımıza anlattıklarımı, hasbihalimi sizlerle paylaşayım müsaadenizle..

1-      Öncelikle her gün bu iktidar döneminde gurur duyacağımız bir yatırım ve hizmet oluyor..

2-      “Ortalama 20 yılın hepsini anlatmam mümkün değil ama izninizle HATAY yani kendi ilimizden ve ilimizdeki yatırımlardan başlamak istiyorum dedim.

3-      Malumunuz TOSYALI Holding firmasının #İskenderun’da 2,5 milyar Dolarlık Yassı Çelik Üretim Fabrikası bitmek üzere dedim. Haberiniz var mı? Bana cevaben “Hayır gerçekten bilmiyorduk” dedi. Daha durun devam edeyim, bu yatırımın semerelerini, katkılarını lütfen dinleyiniz dedim ve devam ettim..

4-      Bu Tosyalı Holding firmasına ait fabrikanın bitmesi ile 1300 kişi İSTİHDAM edilecek, en kısa zamanda 5 milyondan başlayıp 10 milyon ton demir cevheri, hammaddeyi işleyecek kapasiteye gelecektir. Peki, bu yatırım ne işimize yarayacak?

Bu yatırımla MİLYARLARCA DOLARLIK ÇELİK İTHALATINA gerek duyulmadan buradan karşılanacak dedim.

Sadece bu yatırımın işlevini ve getirilerini duyan muhalif arkadaşlar, “Hakikaten etkilendik ve böyle bir yatırımdan haberimiz yoktu.. Tebrik ederiz.” Dediler…

Ben devam ettim..

5-      Yakın zamanda Fatsa organize Sanayi Bölgesinde 10 bin m2 alanda TEKSTİL FABRİKASI kurulması kararı alındı.. Tabiki 1200 kişilik İSTİHDAM

6-      İHA (İNSANSIZ HAVA ARACI), SİHA (SİLAHLI HAVA ARACI) ve diğer yerli ve milli silahlarımızı, savunma sanayide geldiğimiz noktayı anlattım…

7-      T-925 Genel Maksatlı Helikopterimizin ilk uçuşunun 2025 yılında gerçekleşeceğini söyledim.

8-      ULAQ Türkiye’nin İLK SİLAHLI İNSANSIZ DENİZ ARACI bitmek üzere ..

9-      2021 yılı içerisinde tamamlanacak ve hizmete açılacak 80 küsur BARAJ VE GÖLET olduğunu,

10-   Çanakkale Köprüsü’nün 18 Mart 2022 tarihinde hizmete açılacağını,

11-   İlk YERLİ VE MİLLİ HELİKOPTER MOTORUNUN ÜRETİLDİĞİNİ ve Helikopter üreten TUSAŞ’a teslim edildiğini,

12-   Atak taarruz HELİKOPTERLER ürettiğimizi ve birçok devletin talip olduğunu, anlaşmalar yapıldığını,

13-   MİLLİ MUHARİP UÇAK ilk uçuşunun 2025 te gerçekleşeceğini,

14-   TÜBİTAK tarafından kanser tedavisinde kullanılacak İLAÇ üretiminin başladığı ve kg değerinin milyon dolar olduğunu,

15-   45-50 milyar dolar ENERJİ İTHALAT fatura maliyetinin yenilenebilir Enerji  (Güneş, rüzgâr, jeotermal) ile 10 milyarlar seviyesine indireceğimizi, böylelikle İTHALATA bağımlılığın görüleceği üzere oldukça azaltılacağını,

16-   Pandemi döneminde şimdiye kadar yapılan ve yapılmaya devam edilen ŞEHİR HASTANELERİ, SAĞLIK SİSTEMİNİN KALİTESİ ile gurur duyulacak bir performans gösterildiğini,

17-   Pandemi döneminde devlet imkân dâhilinde, dünyanın ekonomilerinin küçüldüğü bir süreçte işverenini, çalışanını unutmamış, kısa çalışma ödenekleri, ücret destekleri, faizsiz krediler, kira yardımları, beyan ertelemeleri, vergi ertelemeleri, teşvikler, destekler…

18-   Samimiyetle onlarca cephede Türkiye’nin mevcut iktidarının Ak Partinin ve Yerli Milli duruşa, kararlara destek veren MHP, BBP’nin maddi manevi doğru olan her hamlenin yanında durarak, iç ve dış mihraklarla, Türkiye’nin hasımlarıyla nasıl mücadele edildiğini, özgüvenle nasıl bağımsız bir dış politika yürütüldüğünü,

19-   Terörle mücadelede, Fetö ile olan mücadelede, darbesevicilerle nasıl mücadele edildiğini, tabiri caizse suçlulara, memleketin zararına geleceğine kast edeceklere nefes aldırtılmadığını ve bundan da taviz verilmediğini, verilmeyeceğini anlattım..

Sonuç olarak; sohbetimizin sonunda, olaylara farklı açıdan bakan muhalif arkadaşlar çok teşekkür ettiler.. Bu tür yatırımlardan pek haberdar olmadıklarını, kısır döngülerde kalındığını ve neden bu vb. yapılan yatırımların yeterince anlatılmadığını ifade ettiler.

Yapılan hizmetlerin, bilgi eksikliğinden ya da ideolojik bağnazlığında etkisiyle menfi yaklaşanlara ve onlar gibi düşünenlere;

-“Yapılan yatırımları, kamu menfaatine yönelik hizmetleri, katkıları duyurmak için, Büyük ve Güçlü Türkiye’yi, hedefleri ve hayallerine vardırabilmek adına, yaptıklarını ve yapacaklarını, bundan sonra daha bir gayretle anlatacağımızı ifade ettim.. Özeleştirilere her zaman kapımızın açık olduğunu söyledim.”

Yukarıda verilen örnekler; yüzbinlerce hamleden, yatırımlardan, projelerden sadece örneklemedir.

Allah hem devletimizin hem de milletimizin yar ve yardımcısı olsun.. Hepimiz aynı gemideyiz. Bir şekilde birbirimizi anlayıp, yola devam etmek zorundayız..

Her şey Büyük, Güçlü ve Müreffeh bir Türkiye İçin….

Kalın sağlıcakla, hürmet ve muhabbetle…   02.05.2021

                                                                                                                             Cengiz YILDIZ

 



128 MİLYAR DOLAR MESELESİ!

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 10 ay önce / 22.04.2021 13:57:06 | Görüntüleme : 2675
Geçen yazımda Merkez Bankası üzerinde durmuştum..

Bu yazımda da, son zamanlarda muhalefetin ortaya attığı fakat bir türlü altını dolduramadığı ve dolduramayacağını yapmış oldukları soyut ifadelerinden, somut ve delilsiz, demagojik ifadelerinden anladığım “128 Milyar Dolar” meselesine değineceğim..

                 128 milyar dolar meselesini kaleme alma ihtiyacı hissettim.. Bir vatandaş olarak sık sık bana soruldu ve aslında cevapları net verildiği halde..  Nedir bu 128 milyar dolar kampanyasının altyapısı? Diye soracak olursanız, inanın naçizane hesap kitaptan anlayan, ekonomiden az çok demlenen, ilmini kesp etmiş birisi olarak ben de Muhalefetin ne dediğinden bir şey anlayabilmiş değilim.. Varmak istediği Merkez Bankasının döviz rezervi stoku nerede sorusu ise… Cevabı belli.. Tablolardan, bilgi ve belgelerden rahatlıkla öğrenebilirsiniz.

                  Zira 128 milyar dolar nerede? Sorusunu sorabilmeniz için söz konusu tutarı nereden bulduğunuzu, niçin o tutarda ısrarcı olduğunuzu, negatif algı oluşturduğunuzu anlamamız gerekmektedir. Nitekim müddei iddiasını ispat etmek zorundadır. İddiacılar, muhalefet kesiminin bir kesimi, bu tutarı bilançolarda mali tablolarda gösterebilmesi ve hukuk dışı, mevzuat dışı şöyle yerlerde harcadınız, hukuk dışı vs.. diyecek gerekçelerle milletin karşısına çıkması gerekmektedir.

                Burada niyetin halis olmadığını samimi olmadığını çok net görebiliyoruz ki; geçenlerde ana muhalefetin vekillerinden siyasetçilerinden yöneticilerinden CHP’li İlhan Kesici, "Girersiniz Merkez Bankası bilançosuna, okumayı bilen insanlar açarlar internet sayfalarını, dolar alımları satımları nasıl olmuş, ne zaman olmuş, kaç lira almış, kaçtan satmış, görülür" ifadesi aslında her şeyi anlatmaktadır. 

                Peki muhalefet Niçin bu algıyı devamlı gündemde tutmaya çalışıyor.. Kanaatimce Türkiye'mizin itibarına katkı sunacak bir yönünün olmadığı çok aşikâr.  Menfi bir muhalefet yapıldığı da görülmekte ve dertlerinin Sayın Cumhurbaşkanının ifadesi ile 128 milyar dolar kampanyasının Türkiye'nin itibarını düşürmek ve yatırımcıların güvenini sarsmak için, Türkiye'nin 1994 ve 2001 de olduğu gibi derin bir ekonomik krizi yaşaması, ardından siyasi değişime maruz kalmasıdır. Hatta böyle bir felaket için fiilen 5. Kol faaliyeti yürütmeye başlamışlardır.” İfadesinin içeriğinde mevcuttur.

                 Hani bizim halk arasında meşhur bir ifade vardır. “At çamuru izi kalsın.” Misali Ülkemiz Muhalefeti de; memleketimizin O kadar önem arz eden meseleler var iken öz eleştirileri ile katkıda bulunabilecek, memleket hayrına millete sunabilecekleri projeler teklif etmeleri gerekirken, bu tarz ne tutarı doğru, ne de bu tutar üzerinden yükledikleri anlamların gerçekleri yansıtmadığı bir kampanya ile sırf AK Parti ya da Sayın Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığını gösterten,  amansız menfi kampanyalarla neticeye varmak istemektedirler.

                Sizleri sıkmadan fakat teknik anlamda Merkez Bankası'ndaki bu döviz rezervleri ile ilgili hususu kısacak anlatacak olur isem:

                Merkez Bankası'nın özellikle küresel bir salgın olan Covid -19'la mücadele sürecinde süreci doğru yürütebilmek adına, döviz işlemleri yürütülmesi mecburiyetinde kalındığı gerçektir. Ki bu durum gayet normaldir. Tüm dünyada olduğu gibi.. Yabancı sermaye çıkışı, reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltmak gayretleri de döviz talebini arttırdığı da bir realite ve normal uygulamalardandır.

                Böyle süreçlerde de vatandaşların tasarruflarını döviz ve dövizle alınan altına Yönlendirmeleri de ilave bir talep olarak ortaya çıkardığı da gözükmüştür.

                Son 2 yılda Merkez Bankası kayıtlarından;

Cari açığın finansmanı adına 30 milyar dolar

Yabancı sermaye çıkışı için kullanılan rakam 31 milyar dolar

Reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltmak için talep ettiği kaynak 50 milyar dolar

Ve tabii ki vatandaşların döviz ve altın olarak 54 milyar dolar karşılığı döviz ve altın olarak tasarruf tercihinde değişikliğe gitmeleriyle toplam 165 milyar doları bulduğu basit bir hesaplamayla ortaya çıkmaktadır.           

 Özetle muhalefetin anlattığı gibi 128 milyar dolar bir insanın basitçe cüzdanında ya da yastık altında bulundurduğu bir para olup keyfince dağıtabilecek bir para değildir.

128 milyar doların, haksız hukuksuz asla bir yere gitmediği aşikardır. Tamamen ekonominin aktörleri ve vatandaş arasında dolaşıma girmiş, yer değiştirmiş ve çoğunluğu ülkenin değerini arttırmak adına yurt içinde kaldığı görülmektedir.  Hattaki Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifadesi ve tespiti ile Merkez Bankası'nın şu anda 90 milyar dolara yakın rezervi olduğunu ve bu rezervin ihtiyaç duyulduğu anda yine kullanılabilir olduğunu yakın zamanda Yüz Milyar doların da üstüne çıkabileceğini yukarıda arz ettiğim üzere Bir de bu tarz piyasa içi durumların tamamen ekonominin dinamikleri içerisinde rutin yürüyen işler olduğunu hep beraber görmekteyiz.

 Toparlayacak olursam; muhalefetin özellikle iç ve dış yatırımcıların güvenini sarsmak, güçlü ve müreffeh Türkiye'mizin itibarını düşürmek adına yürütmüş olduğu “128 milyar dolar nerede” kampanyasının samimi olmadığını, iyi niyetli olmadığın dost düşman herkes biliyor..

Bu başta milletimize ülkemize, yatırımlarımıza, geleceğimize yönelik büyük bir darbedir, iyi niyetli olmayan girişimlerdir. Söz konusu para asla yanlış yerlerde dolaşmadığı, heba edilmediği, Merkez Bankası bilanço ve mali tablolarından, piyasa ekonomisinden, gayet normal bir sermaye akışı döngüsünden, hem de bakanların, ehil bürokratların, teknik uzmanların açıklamalarından ve mevcut olan gerçekler dikkate alındığında net bir şekilde anlaşılacaktır.  

Selam ve dua ile..     22.04.2021

                                                                                              Cengiz YILDIZ

                                                                                              Bağımsız DENETÇİ MALİ Müşavir



BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNİN VE TABİKİ BAŞKANLARININ ASLİ GÖREVİ! 1-

Yazar : Misafir Kalem | Tarih : 2 yıl, 10 ay önce / 13.04.2021 13:50:29 | Görüntüleme : 2260


Hatay İlimiz İçin Yerel Problemlerin Çözümü Noktasında; Bütçenin Nerelere Harcanması Gerektiği, Bu Hususta Seçilen Belediye Başkanı Ve Ekibinin Bu Yöndeki Ödeneklerin Hakkıyla Kamu Menfaatine Yönelik, Vatandaş Odaklı Harcanıp Harcanmadığı Yönünde Bilgilendirici Yazılarım Olacaktır. Takip Etmenizi İstirham Ediyorum..

 31 Mart Yerel Seçimlerinde sandık başına giden vatandaşlar, 5 yıl süreyle görev yapacak yerel yöneticileri belirlerken, seçim yarışının en fazla merak edildiği yerler büyükşehirler oldu. Türkiye'de büyükşehir statüsündeki 30 ilde büyükşehir belediye başkanları ve büyükşehir belediye meclis üyeleri seçilirken vatandaşların en fazla merak ettiği konulardan biri de büyükşehir belediyelerinin görevleri oldu.

Peki, büyükşehir belediyesi nedir? Büyükşehir belediyesinin görevleri nelerdir? İşte ayrıntılar... Büyükşehir Belediyesi Kanunu'na göre, nüfusu 750 binden fazla olan il belediyeleri, kanunla büyükşehir belediyesine dönüştürülebiliyor. Türkiye'de nüfusu 750 binin üzerinde olan 30 il büyükşehir statüsündedir.

  Türkiye'de 2013 yılından yapılan düzenlemeyle birlikte 30 büyükşehir bulunuyor. Bunlar; İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Konya, Mersin, Kocaeli, Denizli, Tekirdağ, Aydın, Manisa, Muğla, Kayseri, Eskişehir, Hatay, Şanlıurfa, Sakarya, Samsun, Trabzon, Erzurum, Ordu, Van, Mardin, Malatya, Balıkesir ve Kahramanmaraş'tır.

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN GÖREVLERİ NELERDİR?

- Kanunlarla büyükşehir belediyesine verilmiş görev ve hizmetlerin gerektirdiği proje, yapım, bakım ve onarım işleriyle ilgili her ölçekteki imar plânlarını, parselasyon plânlarını ve her türlü imar uygulamasını yapmak ve ruhsatlandırmak, Gecekondu Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmak.

- İlçe ve ilk kademe belediyelerinin görüşlerini alarak büyükşehir belediyesinin stratejik plânını, yıllık hedeflerini, yatırım programlarını ve bunlara uygun olarak bütçesini hazırlamak

- Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak

- Çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak

- Büyükşehir belediyesi tarafından yapılan veya işletilen alanlardaki işyerlerine büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda bulunan alanlarda işletilecek yerlere ruhsat vermek ve denetlemek.

- Coğrafî ve kent bilgi sistemlerini kurmak.

- Büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak

- Gıda ile ilgili olanlar dâhil birinci sınıf gayrisıhhî müesseseleri ruhsatlandırmak ve denetlemek, yiyecek ve içecek maddelerinin tahlillerini yapmak üzere laboratuvarlar kurmak ve işletmek.

- Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak.

- Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, büyükşehir sınırları içindeki kara ve denizde taksi ve servis araçları dâhil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek.

- Büyükşehir belediyesinin yetkili olduğu veya işlettiği alanlarda zabıta hizmetlerini yerine getirmek.

- Kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlamak, bu amaçla bakım ve onarımını yapmak, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa etmek

- Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak.

- Gerektiğinde sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri için bina ve tesisler yapmak, kamu kurum ve kuruluşlarına ait bu hizmetlerle ilgili bina ve tesislerin her türlü bakımını, onarımını yapmak ve gerekli malzeme desteğini sağlamak.

- Büyükşehrin bütünlüğüne hizmet eden sosyal donatılar, bölge parkları, hayvanat bahçeleri, hayvan barınakları, kütüphane, müze, spor, dinlence, eğlence ve benzeri yerleri yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmek.

- Yolcu ve yük terminalleri, kapalı ve açık otoparklar yapmak, yaptırmak, işletmek, işlettirmek veya ruhsat vermek.

- Her çeşit toptancı hallerini ve mezbahaları yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmek, imar plânında gösterilen yerlerde yapılacak olan özel hal ve mezbahaları ruhsatlandırmak ve denetlemek.

- Mezarlık alanlarını tespit etmek, mezarlıklar tesis etmek, işletmek, işlettirmek, defin ile ilgili hizmetleri yürütmek.

- Merkezî ısıtma sistemleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek.

- Afet riski taşıyan veya can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan binaları insandan tahliye etmek ve yıkmak.

- Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksekokullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak.

- İl düzeyinde yapılan plânlara uygun olarak, doğal afetlerle ilgili plânlamaları ve diğer hazırlıkları büyükşehir ölçeğinde yapmak; gerektiğinde diğer afet bölgelerine araç, gereç ve malzeme desteği vermek; itfaiye ve acil yardım hizmetlerini yürütmek.

                                                                                                                                             Cengiz YILDIZ

                                                                                                                             Bağımsız Denetçi / Mali Müşavir