Günlük | : | 83 |
Haftalık | : | 849 |
Aylık | : | 4975 |
Toplam | : | 361904 |
BİR AYET
“De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Åžüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.!(Zümer, 39/53).
BİR HADİS
: “Günahından tövbe eden sanki hiç günah iÅŸlememiÅŸ gibidir.!”( İbn
:“…Rükû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) temiz tutun”(Bakara, 2/125), Müminlerin Kıblesi olan Kâbe-i Muazzama, Cenab-ı Hakkın, Kur’an’da, “secde et ve yaklaÅŸ !” buyruÄŸu ile ikamesini emrettiÄŸi namaz ibadetinin istikamet hedefidir. Aynı zamanda, bütün Müslümanların müÅŸtereken teveccüh ettiÄŸi nokta, yani İslam dünyasının nabzının attığı yerdir. Hz. İbrâhim ve oÄŸlu Hz. İsmail Kâbe’yi harçsız olarak üst üste konulan taÅŸlardan, üstü açık olarak inÅŸa etmiÅŸlerdi. Kâbe, dört köÅŸeli, üstü kapalı, penceresiz, yüksekçe bir binadır.Bu sadeliÄŸiyle en süslü saraylardan, en güzel mimariye sahip evlerden bile daha cazip görünür.Kâbe, asırlar boyunca bir çok kez inÅŸa ve tamir edilmiÅŸtir. Bunların en önemlisi, Mekke ve Kâbe’nin tarihi açısından olduÄŸu kadar, Hz. Muhammed (s.a.s.) ’in ÅŸahsiyeti bakımından da büyük ehemmiyet taşıyan ve 605 yılında KureyÅŸliler tarafından gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olanıdır. Hz. Muhammed bu inÅŸaatta, amcası Abbas ile birlikte taÅŸ taşıyarak bu faaliyete bizzat katılmış ve Hacerül Esved’i yerine koyma ÅŸerefini paylaÅŸamayan KureyÅŸ kabileleri arasında hakemlik yaparak muhtemel bir çatışmayı önlemiÅŸtir. Yaklaşık
Kâbe’de tekbirler ArÅŸ’a dek aÄŸar,
Yirmi dört saat üstüne nur yaÄŸar,
Milyarlarca gönül bu Eve sığar,
Hacer- ül Esved’e yüzler sürülür …
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Üç mescid dışında herhengi bir mescidde ibadet yapmak için yolculuk yapılmaz: Benim Mescidim, Mescid-i Nebevî, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa…” buyurmuÅŸtur.
Kâbe’ye, Allah (c.c. ), her gün 120 rahmet indirir. Bu rahmetin yeryüzünde bu kadar sayıda indiÄŸi tek ÅŸehir Mekke’dir. İnen bu rahmet-i İlâhinin 60’ı tavaf edenler, 40’ı namaz kılanlar, 20’si ise Kâbe-i Muazzamayı seyredenler içindir.(Kenzül Umman.)
Hz. Peygamber Efendimiz, Hadis-i ÅŸeriflerinde ÅŸöyle buyurmaktadır:
“Her kim Allah teala’nın beyti Kâbe’ye iman ederek, ecrini Allah’tan (c.c.) bekleyerek ve tasdik ederek bakarsa, geçmiÅŸ ve gelecek günahları bağışlanır. Kıyamet gününde Allah’ın (c.c.) azabından güvende olanlar arasında haÅŸrolur.” (Diyanet İslam Ansiklopedisi.)
“Mescid-i Haramda namaz, yüz bin namaza mukabildir. Åžayet o namazı cemaatle kılarsa o namaz bir milyon kat namaza mukabildir.”
“Yeryüzünde, kendisinde tavafın, haccın, umrenin bulunduÄŸu Mekke’den baÅŸka mekân yoktur.”(Diyanet Ansiklopedisi)
“Kim Mekke’de bir gün hastalanırsa, Allah Teala, O’na diÄŸer beldelerde iÅŸlenen 60 yıllık salih amel yazar.”( Diyanet Ansiklopedisi)
“Kim Mekke’de hastalanırsa, Allah Teala, O’nun bedenini, etini Cehenneme haram kılar.” (Diyanet Ansiklopedisi)
ADALETLİ DAVRANMAK.
Adaletli davranmak; alış-veriÅŸte, ölçüde, tartıda muhatabını aldatmamak; terazi kullanmada hile yapmamak demektir. Kur’ân-ı Kerim, terazinin doÄŸru kullanılması konusuna çok büyük önem arz etmektedir. Adaletli davranmak düsturu en çok da alış-veriÅŸte, tartıda-terazide kendini göstermekte, önem arz etmektedir. “Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın”(Rahmân,55/9). “… Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. İnsanların eÅŸyalarını (mallarını ve haklarını) eksiltmeyin…”(Hûd,11/85). “…Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın…”(En’am,6/152)
KiÅŸinin malî haklarının korunması, aldanmaması için ölçü ve tartının doÄŸru yapılması gerekmektedir. Çünkü karşılıklı olarak hakkın zâyi olmaması karşı tarafa duyulan kin ve öfke duygularının yok edilmesi bu iki hususa riayet etmekle mümkün olur. Toplum içinde teraziyi doÄŸru ölçenler daima takdir toplamıştır; doÄŸru ölçmek-tartmak hayırlı bir iÅŸtir; dünyada zengin olmaya, ahrette de sevap kazanmaya vesile olur. Ölçü ve tartıyı doÄŸru yapmak dinî bir emir, eksik yapmak ise büyük bir günah sayılmıştır.Cenab-ı Hak, ölçüyü eksiksiz, tam yapmamızı, tartıyı da zulüm ve haksızlığa sapmadan adaletle yapmamızı emretmiÅŸtir. İnsanları doÄŸru ölçü ve tartıya riayet edip hileli davranışlardan alıkoyacak en büyük faktör ise, hiç ÅŸüphesiz ahiret inancıdır. Ahrette hesap, ceza ve mükâfata kesin olarak inananlar asla böyle aldatmalara cesaret edemezler.(Dr.Ercan Eser, Ölçü ve Tartıyı DoÄŸru Yapmak Hayırlı İşlerdendir, Kur’ân’dan ÖÄŸütle 2, D.İ.B.Yayını , s.237). “…Allahın bıraktığı helâl kazanç sizin için daha hayırlıdır…”(Hûd,11/86). “ÖlçtüÄŸünüzde ölçüyü tam yapın, doÄŸru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.” (İsrâ, 17/35)
İNSANA ŞEYTANIN MUSALLAT OLMASI
Beybazıd-ı Bestami Hz. Mekke’ye hacca gider; Kâbe-i Muazzama’yı tavaf eder, Hac farizesini tamamlar; Kâbe’nin duvarına dayanmış dua etmekte iken, elinde bir çok yular ile bir kiÅŸiyi görür. Bunun ÅŸeytan olduÄŸunu anlar ve :
-Sen ne arıyorsun burada; Allah’ın evinde ne iÅŸin var? diye sorar. İblis:
- Ben tekkede de Mekkede de bulunurum; benimkiler tavaf ediyorlar da onları bekliyorum der. Beyazıd-ı Besatami Hz. :
- Ben de var mıyım onların içinde? diye sorar.Åžeytan gülümseyerek, küçümseyerek bakar ve :
- Sen onların içinde yoksun; ben sana yularsız da binerim der.
Beyazıd-ı Bestami Hz., Haccını ifa ettikten sonra köyüne gitmek üzere yola revan olur. Bir yerde konaklar, akan suyun kenarında dinlenir. Bakar ki yan tarafta bir aÄŸacın altında oturan ak sakallı, ihtiyar birisi oturuyor. Selam verir ve burada ne yaptığını sorar. YaÅŸlı adam:
- Hacdan geliyorum, köyüme dönüyorum, fakat gözlerim iyi görmüyor, ÅŸu dereyi geçemiyorum der. Beyazıd-ı Bestami kendisine yardım edebileceÄŸini söyler ve sırtına bindirip dereyi geçirmeye baÅŸlar. Tam derenin ortasına geldiÄŸi zaman, sırtındaki seslenir:
- Ben sana yularsız da binerim dememiş miydim ?.
KİBİRLİ, GURURLU OLMAK
İnsan ahlâkını oluÅŸturan huylar iyi ve kötü olmak üzere ikiye ayrılır. Güzel ve iyi huyların arasında tevazu, doÄŸruluk, sabır, cesaret, emanete riayet, nimete ve iyiliÄŸe karşı ÅŸükür, yumuÅŸaklık, sevgi, merhamet, cömertlik gibi övülen tavır ve davranışlar sayılabilir. Kötü huylar arasında ise kibir, gazap, zulüm, gaflet, haset, yalancılık, iki yüzlülük, iyiliÄŸi baÅŸa kakma, riya, kendini beÄŸenme gibi yerilen duygu ve tavırlar sayılabilir. Yüce Kitabımızın yerdiÄŸi kötü huylardan birisi de “kibir ve gururdur”.(Dr.Zafer Koç, Kibir ve Gurur, İnsanı Helake Sürükler, Kur’ân’dan ÖÄŸütler 2, D.İ.B.Yayını, s. 98)
Kibir; büyüklenmek, gururlanmak, kendini baÅŸkasından üstün görmek ve baÅŸkasına itibar etmeyip onu yok saymak anlamına gelmektedir. Kutsal Kitabımız, kötü duygu ve düÅŸüncelerin ruhu bozup insanı iyiliklerden ve doÄŸru yoldan saptırdığından sıkça bahseder. Hatta bu kötü duyguların, demirin paslandığı gibi kalbi paslandırdığını ve bir zaman sonra gerçeÄŸi göremez hale getirdiÄŸini belirtir.EÄŸer Yüce Allah’ın sevgisine ulaÅŸmak istiyorsak, kalbimizdeki tüm kötü duygu ve düÅŸüncelerden sıyrılmamız ve arınmış bir kalple Allah’ın huzuruna çıkmamız gerekir ( Dr.Zafer Koç, a.g.m.,s .99-100). İnsanlara surat asmak, kendini büyük, baÅŸkalarını küçük görmek, küçümsemek, övünmek iyi bir ÅŸey deÄŸildir. “Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”( Lokmân, 31/18)
-“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın boyca da daÄŸlara asla eriÅŸemezsin.”(İsrâ,17/37)
PEYGAMBERİMİZİN BİNDİĞİ HAYVANLAR.
Hz. Peygamber(s.a.s.), ata binmeyi çok severdi. Bunun dışında deve, katır ve merkebe de binmiÅŸtir. Peygamberimize ait atın adı “Lahif”, merkebin adı “Afîr”, katırınki “Düldül” ve “Tiyye”, deveninki ise “Kusva” ve “Adba” idi. (Mevlâna Åžiblî, a.g.e. s.23)
TAPTUK EMRE’den BİR SÖZ.
Yunus Emre Hazretlerinin Åžeyhi Taptuk Emre Hazretleri ÅŸöyle buyuruyor:
“AÅŸkla yürüyen sırtında dünya taşır; aÅŸksız yürüyen, beden diye ceset taşır !”
L İLÂHE İLLALLÂH DEMENİN FAZİLETİ:
Taberânî, el-Evsat adlı eserinde Zeyd b. Arkam’dan ÅŸöyle rivayet etmektedir: “Hz. Peygamber, “Kim ihlâslı ÅŸekilde lâ ilâhe illallâh derse cennete girecektir.” dedi.
“İhlâslı demekten kasıt nedir?” diye sorulduÄŸunda: “Kelime-i tevhidi getirmesi, onu haramlardan koruyorsa ihlâslı ÅŸekilde demiÅŸ olur.” buyurmuÅŸtur.(Hayatü’s Sahabe, s.99)
Ebu Sa’id el Hudrî, Hz. Peygamber’den ÅŸöyle aktarmıştır: “Hz. Musa dedi ki: “Ey Rabbim, bana öyle bir ÅŸey öÄŸret ki, onu zikredeyim, onunla sana dua edeyim! Allah da O’na, Lâ ilâhe İllallâh demesini söyledi. Hz. Musa, “Ya Rabbim tüm kulların bunu söylüyor, bana özgü bir ÅŸey söylemeni istiyorum” dedi. Allah(c.c.), “Ey Musa, ÅŸayet yedi sema ve yedi yer terazinin bir kefesinde olsa, Lâilâhe illallâh ayrı bir kefede olsa, lâilâhe illallâh daha ağır gelir.” buyurdu. (Nesâî, Amelu’l-yevm, s.834)
HUZURLU OL
Ömür geçsin doÄŸru yolda,
Helal lokma aşın ile!
Yoktur gözün haram malda,
Huzurlu ol başın ile!.
Gönülden silelim kini,
Uzaklaştır şeytan-cini,
Yüceltelim kutsal dini,
Huzurlu ol eÅŸin ile!.
Gözler daim ufka bakar,
Gönüller Kâbe’ye akar,
Kötülük hep yürek yakar,
Huzurlu ol iÅŸin ile!.
Sır tutmaya sırdaş gerek,
Yol gitmeye yoldaÅŸ gerek,
OYTAN için kardaÅŸ gerek,
Ara gözün-kaşın ile!.
KITA
İnsanı Allah için sevmek,
Râb rızası kapısın açar!
Allah rızası yüklü ruh,
Burak’la cennete uçar!